Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

TANIMA, SOYBAĞININ REDDİ VE BABALIK DAVASI

Tanıma, soybağının reddi ve babalık davası, evlilik birliği içindeki ya da boşanma sonrasındaki, ya da hiç evlenilmemiş olması durumunda doğan çocuğun babasının kim olduğuyla ilgili olan ve son derece önemli davalardır.

Soybağı, babanın kan bağı anlamına gelmektedir. Tanıma, soybağının reddi veya babalık davası Medeni Kanun’da düzenlenen konulardır.

Kanuna göre çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.

Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur.

Bu yazımızda yukarıda kısaca bahsettiğimiz, çocuk ile baba arasındaki ilişkiyi düzenleyen en önemli konulardan olan “Tanıma, soy bağının reddi ve babalık” davası ile ilgili daha detaylı bilgiler vereceğiz.

TANIMA, SOYBAĞININ REDDİ VE BABALIK DAVASI

Tanıma, soybağının reddi ve babalık davasının tarafları baba, çocuk ve annedir. Bu kişilere ek olarak yasal temsilciler de davada taraf olabilir.
Bir erkeğin bir çocukla arasındaki soy bağı 4 şekilde kurulur. Bu şekiller şöyledir:

  • Anne ile evlilik
  • Tanıma davası
  • Hakim kararı
  • Evlat edinme

Bu davaların her biri ayrı ayrı açılan davalardır.

Tanıma; babanın, nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvurarak resmi senette ya da vasiyetnamede çocuğun kendisinden olduğunu beyan etmesidir.

Soybağının reddi davası ise erkeğin evlilik birliği devam ederken ya da boşanmadan sonra 300 günlük sürede dünyaya gelen çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmesi halinde açtığı davadır.

Babalık davası ise, çocuk ile baba arasındaki soy bağı ilişkisinin mahkeme yoluyla kurulmasına denir. Bu davada doğan çocuğun o erkeğin olduğu ileri sürülür. Davayı genellikle anne veya çocuğun kendisi açar.

Şimdi konunun ayrıntılarına inmeye geldi sıra…

SOYBAĞININ (NESEBİN) REDDİ DAVASI

Soybağının reddi davası 2001 yılında kabul edilen Medeni Kanun’un ilgili maddelerinde düzenlenmiştir.

Medeni Kanun’a göre “Babalık karinesinin düşürülmesi ve çürütülmesi için baba veya çocuk tarafından soy bağının reddi davası” açılabilir.

Burada öncelikle “babalık” kavramını net bir şekilde tanımlamak gerekir.

Evlilik birliği içinde ya da evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası “erkek eş” olarak kabul edilir. Çocuğun erkek eşe ait olduğunun kabulü ise “babalık karinesi”ni ortaya çıkarmaktadır.

Erkek, gerek evlilik birliği içinde gerekse de ayrıldıktan sonra 300 gün içinde doğan çocuğun kendisinin olmadığını iddia ediyorsa bunu ispat etmekle yükümlüdür ve bunun yolu da soybağının reddi davası açmak, babalık karinesini çürütmektir.

Burada dava kime karşı açılır sorusu da önemlidir. Dava kadın eş, anne ve çocuğa karşı açılabilir.

Öte yandan çocuk da nesebin reddi davası açabilir. Çocuk da davayı anne ve babasına karşı açar.

Soybağının reddi davası asıl olarak miras ve babalık görevleri açısından erkeğin /kocanın menfaatlerini koruma amaçlıdır. Bu dava olmasaydı erkek gerçekten babası olmadığı çocuğa bakmak yükümlülüğünü taşıyacak, diğer taraftan mirasçılar değişecektir.

SOYBAĞININ (NESEBİN) REDDİ DAVASI NASIL AÇILIR?

Soybağının reddi davası, yetkili mahkeme olan aile mahkemesinde taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki ikamet ettiği yer mahkemesinde açılır. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan bu dava için “Soybağının reddi talepli” dilekçe verilmesi yeterlidir.

Dava, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açılmak zorundadır. Zaman aşımı aynı zamanda hak düşürücü süredir.

Ancak davacı dava açma süresini haklı bir sebebe dayanarak geçirmiş ise bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

SOYBAĞININ (NESEBİN) REDDİ DAVASINDA İSPAT

Soybağının reddi davasında ispat konusunu Medeni Kanun’un 287 ve 288 maddeleri düzenlemektedir.
Konu 2 farklı açıdan düzenlenmiştir.

  • Evlilik içinde ana rahmine düşme

Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorunluluğu vardır.

Evlilik mevcut iken çocuk söz konusu ise; Koca evlendikten en az 180 gün sonra doğan çocuğun kendisinden olma ihtimali bulunmadığını ispat etmedikçe çocuğu reddedemez. Çünkü evlenmeden başlayarak en az yüz seksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üç yüz gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır. Bu durumda da babası erkek eş olarak kabul edilir.

  • Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme

Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.

Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.

Soybağının reddi davası açılırken DNA testi de istenebilir. Soybağının reddi davası için hakim yargılama esnasında gerek duyduğu takdirde resen DNA testi yapılmasına karar verebilir.

Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 284. maddesine göre “Hâkim maddî olguları resen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.”

Bu madde hakimin DNA testi istemesi durumunda tarafların bu isteğe olumlu yanıt vermesini gerektirir.

SOYBAĞININ REDDİ DAVASINDA DİĞER İLGİLİLERİN DAVA HAKKI

Soybağının reddi davasında diğer ilgilerden kasıt, öncelikle çocuktur ama başka ilgililer de vardır. Çocuk ana ve babasına karşı soybağının reddi davasını açabilir. Çocuğun bu davayı açması için ergin olması gerekmektedir. Ergin olmayan çocuk ise kendisine kayyım atanmasıyla dava açma hakkına sahiptir.

Çocuğun davayı ergin olmasından itibaren 1 yıl içinde açması gerekmektedir.

Dava ile ilgili “Diğer ilgililer” ise dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde ortaya çıkar. Bu ilgililer kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişidir. İlgililer bu durumu öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir. Bu durumda davalı konumunda anne ve çocuk olacaktır.

SONRADAN EVLENME HALİNDE SOYBAĞI (NESEP) NASIL BELİRLENİR?

Medeni Kanun’un 292’inci maddesine göre evlilik birliği dışında doğan çocuk, anne ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi tutulacaktır.

Madde 293’e göre ise, eşler, evlilik birliği dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evliliğin gerçekleştiği yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar. Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olmasını engellemeyecektir.

Daha önce tanıma veya babalığa ilişkin hükümle soybağı (nesep) kurulmuş çocukların anne ve babası birbirleri ile evlenince, nüfus memuru kendiliğinde gerekli işlemi yapar.

SONRADAN EVLENME DURUMUNDA SOYBAĞINA İTİRAZ

Medeni Kanun’un 294’üncü maddesi ise sonradan evlenme durumunda soybağına itiraz etme hakkı olanları belirlemiştir.

Anne ve babanın sonradan evlenmesi ile kurulan soybağına anne ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet Savcısı itiraz edebilir. İtiraz eden, kocanın baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür.

Çocuğun altsoyu da çocuğun vefat etmesi ya da ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması durumlarında itiraz hakkına sahiptir.

BABANIN ÇOCUĞU TANIMASI

Kanuna göre tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.
Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.
Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.
Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.
Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir.

TANIMANIN İPTALİ DAVASI VE İSPAT

Tanımanın iptali davasını açabilecek olanlar; çocuğu “tanıyan” yani baba ve “ilgililer”dir.

Çocuğu tanıyan “yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini” isteyebilir. Dava anne ve çocuğa karşı açılır

Ya da ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet Savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptali istemli dava açabilir.

Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.

BABALIK DAVASI

Babalık davası, çocuk ile erkek arasındaki soybağının mahkeme tarafından belirlenmesi için açılan davadır.

Medeni Kanun’un 303. maddesi bu konuyu düzenlemiştir.

Maddeye göre çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.

Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.

Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.

Dava çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı doğumdan itibaren 1 yıldır. Fakat çocuk için herhangi bir süre sınırı yoktur.

Davalının, çocuğun doğumundan önceki üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.

Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.

Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.

SÜREÇ NASIL İLERLİYOR

Tanıma, soy bağının reddi ya da babalık davası, aile mahkemesine dava dilekçesinin verilmesi ile başlar.

SOYBAĞININ REDDİ VE BABALIK DAVASI YARGITAY KARARLARI

Boşanma Kararından Sonra Doğan Çocuğun Velayeti

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/ 12463 nolu kararına göre,

Davacı anne, davalı ile boşanmalarından 8 ay sonra doğan çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece; “Türk Medeni Kanununun 337. maddesinde anne ile babanın evli olmaması halinde küçüğün velayetinin anneye ait olduğunun düzenlendiği, taraflar arasında resmi nikah akdi bulunmadığı ve küçüğün velayetinin kanun gereği annede olduğu” gerekçesiyle velayetin annede olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan delillerden, tarafların 03.05.2001 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, dava konusu küçük…‘un boşanmadan sonra 05.01.2002 tarihinde doğduğu ve baba hanesinde nüfusa kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmeden doğan çocuğun babası kocadır (TMK m. 285/1). Davacı annenin boşandığı eşi davalı ile küçük…arasında annenin beyanına göre soy bağı kurulmuştur. Davalı baba tarafından dava konusu küçüğün soy bağı da reddedilmediğine göre, küçüğün askıda olan velayetinin düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Soybağının Reddi Davası İle Babalık Davası Ayrı Görülür

Soy bağının reddi ile babalık davası ayrı açılması gereken davalardır.

Yargıtay 8 . Hukuk Dairesi’nin 2017/1123 sayılı kararına göre,

“Dava, bu haliyle, davacıların babasının M. K. olmadığı iddiası bakımından 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 286.madde kapsamında soybağının reddi, biyolojik babalarının … olduğu yönünden ise aynı Kanun’un 301.maddesi gereği babalığın tespiti istemine ilişkindir. Çocuğun bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısı ile eldeki davaya soybağının reddi olarak bakılarak karar verilmesi, babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek, soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir.”

Soybağının Reddi Davasında Çocuğa Kayyım Tayini

Çocuk ergin olmadan açılacak soybağının reddi davasında, davalı tarafta anne ve baba birlikte olacağı için, çocuğa öncelikle kayyım atanması gerekir. Bu halde davayı kayyım, çocuk adına anne ve kocaya karşı açmalıdır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin verdiği karara göre,

“Dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanununun 286. Maddesi uyarınca açılan soybağının reddine dair olup somut olayda, davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada küçüğün gerçek babasının davalı olmadığının tespiti ile soybağının reddine karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşıldığından; yasal düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de eldeki davanın küçüğe velayeten anne tarafından açıldığı gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesinden, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”

Kocanın Açtığı Soybağının Reddi Davasında Kayyım Tayini

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286/1. maddesinde4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286/1. maddesinde, soybağının reddi davasının ana ve çocuğa karşı açılacağı; 426/2. maddesinde ise, yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı hükme bağlanmıştır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/764 sayılı kararına göre;

“Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; çocuğun gerçek babasının davacı olmadığının tespiti ile soybağının reddi istemine dair davanın koca tarafından açıldığı, ancak küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan eksik hasımla yapılan yargılama ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Babalık Davasında İspat, Görevli Mahkeme ve Kayyım Atanması

Bu 3 konu ile ilgili Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/4772 sayılı örnek kararı aşağıdaki gibidir:

“Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle de kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (m.301). Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Soybağına dair hükümler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi ve devamında düzenlendiğinden buna dair davalarda 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Bu açıklama karşısında, davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden asliye hukuk mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip davanın reddine karar verilmesi.”

“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 426 maddesinin 2. fıkrasına da “Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün yada kısıtlının menfaati çatışıyorsa” kayyım atanacağının belirlendiği, aynı Kanun’un 430. maddesinde ise “temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı karafından atanır” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenleme dikkate alınarak küçük Yağmur Y.’ı temsil etmek üzere Sulh Hukuk Mahkemesi’nce atanacak bir kayyım huzuru ile yargılama yapılması gerekirken bu usule uyulmadan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden görevlendirilen kişi katılımı ile yargılama yapılması.”

“Davalı … yargılamayı takip etmediği gibi DNA incelemesi için hastaneye sevki amacıyla kendisine ulaşılması mümkün olmadığından yargılamanın usul ekonomisi ve Türk Medeni Kanunu’nun 284/2-2. bendi gereğince bu husus davalının aleyhine ispatlanmış kabul edilerek DNA incelemesinden vazgeçilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 292/1. maddesi uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak, ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkes, soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde, hâkim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verir hükmünü taşımaktadır. Mahkemece açıklanan yasa hükmü gözetilerek işlem yapılması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır.”

Babalığın Tespiti Davası ve Soybağının Reddi Davasının Birlikte Açılması

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/7298 sayılı örnek kararı aşağıdadır:

“Davacının açtığı soybağının reddi davası yönünden; dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanununun 286. Maddesi uyarınca açılan soybağının reddine dair olup somut olayda, davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada küçüğün gerçek babasının davalı olmadığının tespiti ile soybağının reddine karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşıldığından; yasal düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de eldeki davanın küçüğe velayeten anne tarafından açıldığı gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesinden, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi,

Soybağına dair davalarda nüfus müdürlüğünün pasif dava ehliyeti (davalı sıfatı) bulunmadığından onun yönünden davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

Davacının açtığı babalığın tespiti davası yönünden; küçüğün bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısı ile babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek, soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir.”

TANIMA, SOYBAĞININ REDDİ VE BABALIK DİLEKÇE ÖRNEKLERİ

Tanıma, soybağının reddi ya da babalık davanızda bir avukattan yardım ve destek almayacaksanız dilekçenizi kendiniz doldurmak zorunda kalabilirsiniz.

Bu aşamada internette bolca bulabileceğiniz dilekçe örneklerini incelemenizi ve dilekçeyi ondan sonra doldurmanızı tavsiye ederiz.

Dilekçede öncelikle davanın açılacağı hakimliğin adının olması gerekmektedir.
Daha sonra ise sırayla,
• Davalının adı- TC kimlik numarası,
• Davalının adı- TC kimlik numarası
• Dava konusu- Soybağının reddi talebi.
• Açıklamalar
• Hukuki nedenler
• Deliller
• Sonuç ve istem bulunmalıdır: Babalık hükmünün kurulması ya da soybağının reddi istemi gibi

BİZE ULAŞIN

Aile hukuku alanında, tanıma, soybağınn reddi ya da babalık davalarınızda, her türlü sorununuzda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Sorununuzun gerçekçi bir değerlendirmesi ve çözüm yolları için bize başvurabilirsiniz.

TANIMA, SOYBAĞININ REDDİ VE BABALIK DAVASI AVUKATI ÜCRETLERİ

Tanıma, soybağının reddi ve babalık davaları için avukata ödenecek ücret tamamen müvekkil ile avukat arasındaki anlaşmaya bağlıdır.

Yasa gereği avukatlar “Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi”nin altında bir ücrette anlaşamazlar.

Ancak bu ücret davanın kapsamı, avukatın alacağı iş yükü, araştırma ve incelemelerin çeşitliliği vb. birçok unsur etki eder. Bu müvekkil ile avukat arasındaki anlaşmaya göre değişir.

Sıkça Sorulan Sorular:

Nesebin reddi ve babalık davası birlikte açılır mı?
Soybağının reddi davası ile babalık davası, aynı dava dosyasında olamaz. Her iki davanın da ayrı ayrı açılması gerekir.
Soybağı reddi nasıl açılır?
Soybağının reddi davası, kocanın, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açabileceği davadır. Dava, Aile Mahkemesi’ne konu ile ilgili dilekçe verilerek açılır.
Ergin olan çocuğun ergin olduğunu andan itibaren soy bağını reddini isteyebileceği azami süre kaç yıldır?
Çocuk ergin olduğu tarihten itibaren en geç bir yıl içinde soy bağı reddi davası açmalıdır. Zamanaşımı süresi aynı zamanda hak düşürücü bir süredir. Bu süre geçtikten sonra dava açılamaz.
Biyolojik baba babalık davası açabilir mi?
Babalık davası, baba olduğunu düşünen kişi yani biyolojik baba tarafından açılmaz. Böyle bir durumda erkek ana ile evlenme veya tanıma yoluyla çocukla soybağı ilişkisi kurmak mümkündür.
Babalıktan reddetme davası nasıl açılır?
Babalık reddi davasını çocuk, kayyım aracılığıyla veya ergin olması durumunda bizzat kendisi açabilir. Ergin olan çocuk, ergin olduğu tarihten itibaren en geç 1 yıl içinde nesebin reddi davası açabilir. Bunu için Aile mahkemesine babalıktan ret istemli dava dilekçesi verilmelidir.
Anne babalık davası açabilir mi?
Anne babalık davasını açabilecek taraflardan biridir. Bu davayı açabilecek diğer taraf çocuktur.

Yorum yaz

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Gizlilik Politikası