Boşanma sonrası depresyon, evlilik ister uzun sürsün ister kısa, hem kadın eş hem de erkek eş için geçerli bir durumdur. Çünkü araştırmalara göre boşanma kararını genellikle bir taraf vermekte diğer taraf bu karara uymak veya saygı duymak zorunda kalmaktadır. Boşanmaya aynı anda karar veren çift sayısı sanılandan azdır.
Boşanma ile birlikte farklı bir durum ortaya çıkmaktadır.
Evlilikleri süresince belirli alışkanlıkları edinen çiftler, boşanma sonrasında ortaya çıkan yeni duruma alışmakta zorluk çekebilirler. Özellikle taraflardan birinin boşanmak istememesi gibi durum varsa, eşini hala seviyorsa hem boşanma süreci hem de sonrası psikolojik açıdan yönetilmesi zor bir durum ortaya çıkarabilir.
Boşanma sonrası depresyona giren kadın ya da erkek eş psikolojik destek alarak bu süreci daha kolay atlatabilir ve yeni yaşamına devam edebilir.
BOŞANMA SONRASI DEPRESYON
Boşanma sonrası depresyon, günümüzün en sık görülen psikolojik sorunları arasında yer alır.
Çünkü oldukça sık görülen bir sorundur. Çünkü günümüzde evliliklerde boşanma oranı geçmişe göre daha fazladır.
Hem kadın eş, hem erkek eş boşanma sonrasında alıştıkları çevreden, belirli bir yaşam standardından, ekonomik koşullardan uzak kalmak zorunda kalabilir.
İki kişilik ya da çocuklar varsa daha kalabalık bir yaşamın yerini tek kişilik bir hayat alabilir.
Evin her şeyi ile birdenbire kendi ilgilenmek zorunda kalan bir kadın ya da çocuk bakımı, temizlik, çamaşır, yemek, ütü gibi ev işleri ile yüz yüze gelen bir erkek için hayat kökünden değişmiş olur.
Her iki eşin de çalıştığı bir evde daha iyi ekonomik koşullardan uzaklaşılabilir.
Aile ve çevre baskısı söz konusu olabilir ve sadece yalnızlık hissedilebilir.
Eşler tüm bu saydığımız özel nedenler gereği ortaya çıkan yeni duruma alışmaya çalışırken ağır bir depresyona girebilir. Bu depresyondan çıkmak zor olabileceği için bazen uzman desteği almak da gerekebilir.
DEPRESYON BELİRTİLERİ
Boşanma sonrası depresyon belirtileri hem erkekte hem de kadında kendini göstermektedir.
Ama kadın ve erkekte belirtiler farklılık gösterebilir.
Kadınlarda genellikle mutsuzluk, umutsuzluk, özgüven kaybı, güvensizlik gibi belirtilerle ortaya çıkar.
Erkeklerde ise belirtiler öfke kontrol sorunları, çabuk sinirlenme, ani ilgi kaybı vb olarak görülmektedir.
Genel olarak boşanma sonrası depresyon belirtilerini alt alta sıraladığımızda hayli uzun bir liste karşımıza çıkar. Bu belirtiler şöyledir:
- Mutsuzluk
- Huzursuzluk
- Umutsuzluk
- Öfke kontrol problemi
- Çabuk sinirlenmek
- Konsantrasyon sorunu
- Karar vermekte zorlanma
- Suçluluk
- Sevilen, yapmaktan hoşlanılan şeylere karşı ani ilgi kaybı
- Çok uyuma ya da uykusuzluk gibi uyku problemleri
- Çok yemek yeme ya da hiç yememem gibi Yeme problemleri (çok yemek veya hiç yemek yememek gibi)
- Yeme problemlerine bağlı hızlı kilo almak veya kilo vermek
- Özgüven kaybı
- Madde veya alkol bağımlılığı
- İleri düzey depresyonda intihar düşünceleri
BOŞANMA NEDİR?
Boşanma evliliğin yasal olarak sona ermesi olarak tanımlanır. Burada sona erme işlemi mahkemeler tarafında gerçekleştirilmektedir. Evlilik birliğinin bozulması için geçerli sebeplere ihtiyaç vardır. Kişiler evliliği keyfi bir şekilde sona erdiremezler. Ancak geçerli sebeplerin olması halinde boşanma gerçekleşir. Bu noktada boşanma anlaşmalı ya da çekişmeli olabilir.
BOŞANMA SENDROMU
Bir evliliğin artan sorunlar nedeniyle yürütülmesinin iyiden iyiye zorlaşması nedeniyle ortaya çıkan kaygı, endişe, belirsizlik, korku gibi duyguların yarattığı krize genel olarak boşanma sendromu denir. Sendromu genel olarak ya boşanma arifesindeki kişiler yaşar ya da yeni boşanmış kişiler. Asıl sendrom da zaten boşanma sonrasında ortaya çıkar.
Zira bir evliliğin boşanma ile sonuçlanması sıkıntılı bir sürecin başlangıcıdır. Zira boşanma zor ve daha sonraki yaşamı tümden etkileyecek olaydan biridir. Boşanmak istemeyen bir taraf olabileceği gibi, güçlü olan bir tarafa karşılık güçsüz olan bir taraf da söz konusu olabilir. Mutuz bir evlilik yürütseler de alışkanlıklar, maddi rahatlık, boşanma sonrasından korku, çocuklar gibi sebepler nedeniyle ertelenen ayrılık gerçekleştiğinde her iki taraf da ciddi bir travma yaşayabilir. Boşanma sendromuna giren eşler bunu kendi başlarına atlatma yolunu tercih edebilecekleri gibi, bir uzmandan destek alarak da süreci yönetebilir.
BOŞANMA SENDROMU NASIL ATLATILIR?
Boşanma sendromunu atlatmak için herkes kendine özgü, farklı yöntemler kullanabilir. Bir terapistten, psikolog ya da psikiyatristten destek almayı tercih etmesi mümkün olan kişiler, sosyal çevresini değiştirerek, yeni bir çevre edinerek işe başlayabilir.
Kendine yeni hobiler bulan kadın ya da erkek spor yaparak özellikle açık havada egzersiz, yürüyüş gibi etkinliklere katılarak rahatlayabilir. Bilmedikleri bir dansı öğrenmek için derslere katılabilir, kısa ya da uzun seyahatlere çıkabilir.
Bu noktada en önemli detaylardan biri bu sürecin tek başına atlatılmaya çalışılmasıdır ancak bu yöntemin çok da doğru olduğu söylenemez.
Boşanma sürecini bir kayıp olarak değil bir değişim dönemi olarak algılayıp, sevdikleri kişilerle bir arada olanlar boşanma sendromunu daha kolay atlatabilirler.
ÇOCUKLAR VE BOŞANMA TERAPİSİ
Boşanma taraflar için çift olmaktan çıkmak anlamına gelir, eğer ortada çocuklar varsa anne ve babalıktan “İstifa” değildir.
Boşanan erkek baba, kadın da anne olmaya devam eder. Bu süreçte çocuğuna destek olur, boşanmanın onun hayatında değişikliklere sebep olmasına rağmen, anne ve babası olarak her zaman onun yanında olmaya devam edeceklerini çok açık bir dille anlatır ya da anlatmalıdır.
Öncelikle boşanmanın ne olduğu, gerekçeleri anlatılmalı, bu da uygun bir dille yapılmalıdır.
Zira ailenin dağılması yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da farklı duygusal tepkiye yol açar ve sonraki yaşamlarında belirleyici rol oynar.
Çocuğun eşler arasında taraf olmaya zorlanmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Çocuk konusunda ortak hareket edilmesi; çocukların var olan durumu daha kolay kabullenmelerini sağlar. Anne ya da babayı suçlama eğilimi ortadan kalkar.
Çünkü bu süreç eşleri olduğundan daha fazla çocukları etkiler. Anne veya babasını kaybetme korkusu, onların koruyuculuğu ve sevgisinden mahrum kalma düşüncesi, istediği zaman yanında olamayacağını anlaması çocukta derin izler bırakabilir. Hele küçük yaştaki çocuklar için bu süreç daha da zorludur. Çocuklar bazen evlilikte devam eden sorunlar nedeniyle boşanmaya olumlu bakabilirler ancak genel olarak ailenin dağılması ebeveynlerini kaybetme duygusu oluşturur. Suçluluk, korku, öfke, üzüntü, gibi duygular da yoğun olarak yaşanır.
Okulda yaşanacak sorunların yanı sıra uyku sorunları, yeme bozuklukları, kronik baş ve karın ağrıları gibi fizyolojik belirtiler de ortaya çıkabilir.
Eğer anne ve baba çocuğun bu süreci daha kolay atlatmasına yardımcı olamıyorlarsa çözüm yine psikolojik destek almak olacaktır. Yani çocuklara da boşanma terapisi verilmesi gerekebilir.
Boşanmanın ona duyulan sevgide azalma yaratmayacağı, anne ve babalıktan vazgeçilmediği, sadece çift olmaktan vazgeçildiği gerekirse terapist/pedagog tarafından anlatılmalıdır.
Bireysel terapi, çocuğun duygularını çözmesine yardımcı olabilir. Aile dinamiklerindeki değişiklikleri ele almak için ise aile terapisi önerilebilir. Ayrıca çocuklar için destek grupları da önerilebilir. Destek grupları, belirli yaş gruplarındaki çocukların, aile yapısında benzer değişiklikler yaşayabilecek diğer çocuklarla tanışmasını sağlayabilir.
BOŞANMA SÜRECİNDE DESTEK
Boşanma sürecinde destek hem eşler için hem de varsa çocuklar için gerekli olabilir.
Eşler söz konusu ise boşanma sürecinde psikolojik destek talebi kendini yıpranmış, çaresiz ya da yalnız, terk edilmiş veya pişman hisseden taraf ya da taraflardan gelebilir. Bu süreçte boşanma danışmanından psikolojik destek talep edebilirsiniz.
Boşanma süreci ve sonrasında oluşan yeni durum için psikolojik destek talebi olan kişi uzman bir psikolog ya da terapiste başvurabilir. Bu başvuru sonucunda yapılan görüşmeler boşanma süreci ve boşanma psikolojisini yaşayan kişiye fayda sağlayacaktır.
Öte yandan aile mahkemelerinde yer alan uzman pedagog veya psikologlar da bulunmaktadır. Pedagog boşanma sürecinde çocukların etkilenmesini önlemeye çalışırken, psikolog bireylerin, duygu ve düşüncelerini, davranışlarını, zeka ve yeteneklerini anlamaya çalışarak, onların davranışlarının düzeltilmesine ve geliştirilmesine katkıda bulunur.
Bu sayede çocukta öfke patlamaları, içe kapanma vb gibi etkiler azaltılabilir.
AİLE VE BOŞANMA SÜRECİ
Hem en yakın yani çekirdek aile, hem uzak aile tarafların (anne babaları, kardeşleri vs) boşanma sürecinden etkilenir. Çekirdek ailede anne baba ve çocuklar söz konusudur. En derin etkiler bu grupta görülür. Ama diğer taraftan hem kadın eşin hem erkek eşin kendi aileleri de alınan karardan ve boşanma sürecinden etkilenir. Evlilik ile kurulan akrabalık bağları boşanma ile ortadan kalkar, özellikle çekişmeli boşanma söz konusu ile akrabalık düşmanlığa bile evrilebilir.
Aileler yani kadının anne ve babası ile erkeğin anne ve babası ya da diğer yakınları bu süreçte çocuklarına, abla ya da abisine ya da kardeşlerine destek olmalı, hayatlarını zorlaştıracak seçimler yapmasının önüne geçmelidir.
BOŞANMA KARARININ ALINMASI
Boşanma kararının alınması bu sürecin belki de en zorlu aşamasıdır. Bir ömür boyu mutlu yaşamak için birbirine söz veren, “Evet” diyen kadın ve erkek birlikte çıktıkları yola beraber devam etmek istemediklerini fark ederler. Genellikle son bir şans daha verilir, boşanmamak için uğraşılır, ama süreç ayrılık kararının alınması ile sonuçlanır. Burada kararı taraflardan biri alıp diğeri kabul edebilir ya da ortak bir karar alınır ya da taraflardan biri boşanmayı kabul etmez.
Hangi seçenek söz konusu olursa olsun evliliği bitirecek son kararı almak herkes için zor olacaktır ve belki bunun için bile terapiye ihtiyaç duyulabilir.
Ancak kesin olan şudur ki, mutsuz bir evliliği devam ettirmek, daha sonra yaşanacak depresyona rağmen doğru değildir. Bu nedenle “İnceldiği yerden kopmasına” izin verilmeli ve yara kangren olmadan iyileştirilmelidir.
BOŞANMIŞ BİR KADIN OLMAK
Boşanmanın Türkiye benzeri ülkelerdeki kadınlar için en zor aşaması “Boşanmış bir kadın olmak”tır.
Ekonomik kayıplar, toplumsal konumunda kayıplar, arkadaş ortamından uzaklaşmanın yarattığı kayıplar, kendine güvende kayıplar ve kendi ailesinin baskısı gibi durumlar kadının bu süreçte karşı karşıya kalacağı olumsuzluklardan sadece bir kaçıdır
Boşanan kadının en büyük sorunu ise toplumun ona bakış açısıdır. Çabuk elde edilebilir, dul kadın imajı üzerine yapışan kadın bir süre sonra kendini izole etmeye başlar ve yalnızlaşır.
Yalnızlık, gelecek kaygısı, çocuklar onda kaldıysa çocuklara hem anne hem baba olmaya çabalama, güven kaybı, tacizlerle başa çıkmaya çalışma, depresyon gibi durumlarda boşanma danışmanından destek almak sürecin daha kolay atlatılmasını sağlayabilir.
BOŞANMIŞ BİR ERKEK OLMAK
Erkekler için evlilik aslında bir konfor alanıdır. Yemeğinin hazır olduğu, eşyalarının yıkanıp ütülendiği, ev ile ilgili yükümlülüklerin bir başkası tarafından gerçekleştirildiği bu ortamdan vazgeçmek kolay değildir. Boşanmış bir erke olmak bu açından zordur ve erkekler için boşanma sonrasında en zor aşılan nokta da budur. Eğer anne evine dönmüyorsa ya da kendisi başka bir kadınla birlikte olmak için boşanmadıysa erkek her şeyiyle kendi ilgileneceği bir ev ile baş başa kalır.
Çocuk varsa ve velayeti anneye verildiyse, onların seslerinin yankılandığı evden sonra sessiz bir eve gelir.
Ayrıca boşanmış bir erkek olduğu için çevresi daralır eski arkadaşlarının pek çoğunu “Çift” hayatından tanıdığı için onlarla da görüşmesi azalır ve yalnızlaşır.
Erkek bu yeni duruma adapte olmakta zorlandığı taktire boşanma danışmanı ile görüşebilir ve ondan destek alarak bu süreci doru bir şekilde yönetebilir.
BİZE ULAŞIN
Boşanma sonrası depresyon konusunda her sorunuza cevap vermek için buradayız. Aklınıza takılan ne varsa cevabını bulmak, boşanma davalarını açmak ve boşanma psikolojisinden bir an önce kurtulmak için bize kolayca ulaşabilirsiniz.
Boşanma davalarınızda, her türlü sorununuzda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Sorununuzun gerçekçi bir değerlendirmesi ve çözüm yolları için bize başvurabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular:
Boşanan kadın psikolojisi nedir?
Boşanan kadında öncelikle gelecek kaygısı, özgüven kaybı, başarısızlık hissi, yalnızlık gibi duygular oluşur. Yeni tanıştığı kişilere güven duyamama, toplumun bakış açısı, “mahalle baskısı” ile mücadele etme kısacası depresyon ile karşı karşıya kalan kadın bu süreci zor atlatabilir.
Öte yandan çocuk varsa hem anne hem baba olma sorumluluğu, hem maddi olarak yetememe endişesi de bu süreçte ortaya çıkan duygular arasındadır.
Uzun lafın kısası boşanan kadın psikolojisi altından kalkması zor bir psikolojidir.
Boşanma erkeği nasıl etkiler?
Erkekler aslında boşanmadan kadınlardan daha çok etkileniyor. Bu durum, boşanma ile erkeğin konfor alanını kaybetmesinden ileri gelmektedir. Öte yandan boşanma sonucunda güçlü olduğu bir alanda gücünü de kaybetmektedir.
Evliliğin sona ermesi ile kendini özgür hisseden erkekler olsa da genel anlamıyla ayrılıktan erkekler de derinden etkilenir. Özellikle mal paylaşımı, nafaka gibi zorunluluklar ekonomik durumlarını sarsabilir, çocuk varsa yeni bir yaşam şekline adapte olmak zorunda kalabilir, yeni bir ilişkiye başlayacaksa çocuk sebebiyle ve eski eşiyle bu görüşmek zorunda kalması nedeniyle sorunlar yaşayabilir.
Ortak arkadaş çevresinden uzaklaşmak zorunda kalması yeni bir çevreye girme zorunluluğu ortaya çıkarabilir, kendisi gibi yalnız kişilerle bir arada olmak istemesi durumunda da arkadaş bulmakta zorluk çekebilir.
Boşanma krizi nasıl atlatılır?
Boşanma krizi hem erkek hem de kadın eş için geçerlidir ve her iki taraf da kendine özgü yöntemlerle bu krizden çıkmayı deneyebilir.
Boşanan çiftler, seyahate ya da tatile çıkabilir, kitap okuma, resim, dans gibi yeni hobiler edinebilir, yeni arkadaş çevrelerine katılabilir, kadın çalışmıyorsa çalışma hayatına atılabilir, yeni bir ilişkiye başlayabilir, kendine daha çok zaman ayırır ya da ailesinden destek alır. En son çare olarak ise psikolojik destek söz konusu olabilir.
Bu noktada boşanma krizi ile baş etmenin bir yolu olarak, boşanılan eşi hatırlatan her şeyden uzaklaşmak da bir yoldur. Özellikle birlikte yaşanılan evde kalan taraf, eski eşinden kalan her şeyi ortadan kaldırırsa yaşananları unutması daha kolay olacaktır.
Boşanma sürecindeki çiftlerin yaşadığı ilk evre nedir?
Boşanma sürecindeki çiftlerin yaşadığı ilk evre genellikle inkar ve şok olacaktır. Bu noktada boşanmamak için bahaneler bulunabilir ancak artık yolun sonuna gelindiyse inkar sürecinin “uzatmaları oynamak” ve çiftleri zorlamak dışında bir anlamı olmayacaktır. Öte yandan bu süreç aynı zamanda, ortaya çıkacak kaybın anlaşılamadığı ve anlamlandırılamadığı aşamadır.
İkinci aşama uzatma ve protesto aşamasıdır. Genellikle iyi zamanların hatırlandığı bu aşamada boşanmamak için eski güzel ve mutlu anlar düşünülür. Son evre ise dengesizlik ve çaresizliktir. Tarafların biri ya da ikisi birden evliliğin kurtarılamayacağını anlar. Bu aşama artık boşanma kararının verildiği ve uygulamaya konduğu aşamadır.