Nafaka artırım davası boşanmadan sonra bağlanan nafakanın günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre yükseltilmesi için açılan bir davadır. Günümüzde çokça açılan ve hakimlerin önüne giden davalar arasındadır.
Davayı nafaka alan kadın kendisi veya çocuk adına açabileceği gibi, nafaka borçlusunun ödeme gücündeki düşüşler nedeniyle indirim de söz konusu olabilir.
Bu davayı açabilmek için de belli şartların oluşması gerekmektedir.
Bu yazımızda nafaka artırım davası nedir, şartları nelerdir, ne sıklıkla açılır, nafaka artırımı nasıl hesaplanır gibi önemli soruların cevabını bulabilirsiniz.
NAFAKA ARTIRIM DAVASI NEDİR?
Nafaka artırım davası, nafaka alacaklısının Türk Medeni Kanun’un 176.maddesine dayanak açtığı bir davadır.
Madde, ”Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” şeklindedir.
Maddeyi kullanarak, ekonomik nedenler başta olmak üzere herhangi bir nedenden dolayı mahkemece hükmedilen nafaka miktarının artırılmasını isteyen kişinin açtığı davaya “Nafaka artırım davası” denir.
Davayı nafaka alacaklısı, nafaka yükümlüsü/borçlusuna açar. Burada davacı eş ya da çocuk olur, çocuk adına da davayı velayeti elinde bulunduran taraf açar.
Bu noktada nafaka nedir, çeşitleri nelerdir sorusunu da yanıtlamak gerekir.
Nafaka; “Bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık”tır.
Geçimlik, geçinmek için gerekli olan iaşe anlamını da taşıyan nafaka ile ilgili düzenlemeler Medeni Kanun’da yapılmıştır.
Kanuna göre ise boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken para olarak tanımlanabilir.
Kanunda 3 çeşit nafaka ödeme şekli düzenlenmiştir.
Bunlar:
- Tedbir nafakası
- İştirak nafakası
- Yoksulluk nafakası
Tedbir nafakası
Tedbir nafakası dava tarihinden, boşanma veya ayrılık hükmü kesinleşinceye kadar devam eden nafakadır.
Herhangi bir işi veya geliri olmayan, yardıma ihtiyacı olan eşe bağlanır. Tedbir nafakasında tarafların kusuruna bakılmaz. İhtiyaç olup olmadığına göre hüküm verilir. Bu nafaka davanın kesinleşmesine kadar süren bir nafaka türüdür.
Eşlerden birinin başkası ile düzenli bir şekilde yaşaması, ölüm, gaiplik gibi durumlar da tedbir nafakası yükümlülüğünü sona erdirir.
İştirak Nafakası
Boşanma sonunda ortak çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine açılan nafaka davasıdır. Çocuğun giderlerine katılma nafakasıdır. Bu giderler, çocuğun eğitim, yiyecek, barınma ve sağlık giderleridir.
Nafakayı çocuğun velayeti kendisinde olan taraf yani çocuğa bakan kişi, vasi, kayyım ya da temyiz kudreti olan çocuk kendisi talep edebilir.
Nafakanın belirlenmesi sırasında çocuğun yaşı, eğitim durumu, kendi gelir olup olmadığı, günün ekonomik koşulları gibi kriterler göz önüne alınır.
İştirak nafakası çocuğun reşit olması, evlenmesi, ya da mahkeme kararıyla ergin kılınması ile son bulur.
Yoksulluk nafakası
Yoksulluk nafakası, nafaka nedir sorusunun tam karşılığıdır dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız.
Yoksulluk nafakası evliliğin boşanma ile sonuçlanması nedeniyle yoksulluğa düşecek eş’e bağlanan nafaka türüdür.
Nafaka boşanma davasında istenebileceği gibi ayrıca bir dava açarak da talep edilebilir. Dava ayrı açılacaksa boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yoksulluk nafakası davası açılmalıdır.
Bu nafakayı talep edebilmek için eş’in boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesi gerekir.
Nafaka alacaklısının nafakayı talep etmesi gerekir. Resen verilen bir nafaka türü değildir.
Yoksulluk nafakasını talep eden tarafın boşanma davasındaki kusuru eşit olabilir ancak karşı taraftan ağır olmamalıdır.
Bu şartları sağlayan taraf, karşı tarafın mali gücü oranında nafakayı süresiz olarak alma hakkına sahiptir.
Artırımı istenebilecek nafakalar yoksulluk nafakası ile iştirak nafakasıdır.
NAFAKA ARTIRIM DAVASI ŞARTLARI
Artırım davası açılabilmesi için belirli şartların oluşması gerekir dedik. Bu şartlar ekonomi ile bağlantılıdır.
Nafaka ödeyen kişinin maddi durumunda artış olması halinde ve nafaka alacaklısının maddi durumunun kötüleşmesi halinde artırım davasının açılması söz konusudur. Nafaka artırım talebinin hakim tarafından göz önüne alınabilmesi için bazı şartlar aranmaktadır.
- Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının artması,
- Ödenen nafakanın giderleri karşılayamaması,
- Nafaka borçlusunun ekonomik gücünde önemli artış olması artırım davası için gerekli 3 önemli şarttır.
Öte yandan Medeni Kanun’un 176 maddesinin “Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir” hükmüne bağlı olarak nafaka artırım davası açacak kişiler mahkemeden nafaka miktarının ileriki yıllardaki artış oranının belirlenmesini de talep edebilirler. Böylece artırım için sürekli dava açılması zorunluluğu ortadan kalkar.
NAFAKA ARTIRIM DAVASI NASIL AÇILIR?
Gelelim nafaka artırım davası nasıl açılır sorusunun cevabına.
Dava nafaka alacaklısının oturduğu yerdeki Aile Mahkemesi’ne artırım talepli dilekçe verilmesi ile açılır. Dava harcı yatırılır ve nafaka artırım davası dilekçesi verilerek dava açılmış olur. Bu noktada dilekçenin eksiksiz olması çok önemlidir. Dilekçede değişen ekonomik şartlar, artan ihtiyaçlar, nafaka borçlusunun maddi durumundaki olumlu yöndeki ciddi değişikler gibi konular mutlaka yer almalıdır
Nafaka alacağına ilişkin yargılama sürecinde hakim ödenen nafaka miktarını, nafaka artırımı için gösterilen sebepleri, delilleriyle birlikte değerlendirerek karar verir.
Ancak dava açabilmek için öncelikle ortada mevcut bir nafaka kararı olması gerekir.
Ayrıca davanın görevli ve yetkili mahkemede açılmasına da azami dikkat etmek gerekir. Yanlış mahkemede açılmak istenen dava reddedilir, zaman ve hak kaybı ortaya çıkar.
Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılır ve Ne Sıklıkla Açılabilir?
Nafaka artırım davası açabilmek için beklenmesi gereken bir süre yoktur. Ancak bazı yanlış algılar vardır.
Nafaka artırım davasının hükmün verilmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılamayacağı ve takip eden davalar için de 1’er yıllık süre şartının olduğu sanılmaktadır. Böyle bir şart yoktur. Ancak uygulamada süre hesabı vardır. Zira çok sık açılan nafaka artırım davasının kabul edilebilirliği düşüktür. Burada önemli olan artırım için gerekli olan şartların oluşup oluşmadığıdır.
İştirak nafakasında örneğin çocuğun eğitim masrafları artmıştır, sağlık giderleri yükselmiştir, yoksulluk nafakasında kadın işsiz kalmıştır gibi durumlar karşısında dava açılabilir.
HANGİ HALLERDE NAFAKA ARTIRIMI TALEP EDİLEBİLİR?
Yukarıda da değindiğimiz gibi nafakanın artırılması talebi ve dava için belirli şartların ortaya çıkması gerekmektedir.
Bun durumları şöyle sayabiliriz:
İştirak nafakasında yani çocuk bakım nafakasında, çocuğun büyümesi, eğitim ya da sağlık vb. ihtiyaçlarının artması ya da değişkenlik göstermesi ile birlikte nafakanın yeterli olmaması halinde dava açılabilir.
İştirak nafaka artırım davası dilekçesi hazırlanıyorsa mutlaka çocuğun masrafları açık bir şekilde belirtilmelidir.
Enflasyonun artışı ile mevcutta ödenen nafakanın değerinin azalması ve yeterli olmaması,
Nafaka alan tarafın gelirinde ciddi bir düşme olması buna karşın ödeyen kişinin gelirinin artışı gibi durumlarda da nafakanın artması istenebilir.
Bu şartlardan birinin varlığı dava açmak için yeterlidir.
NAFAKA ARTIRIMI NASIL HESAPLANIR VE NEYE GÖRE BELİRLENİR?
Burada nafaka artırımı nasıl hesaplanır sorusunun net, tek ve kesin bir cevabı yoktur. Objektif kriterleri de yoktur. Artırım konusu tamamen hakimin takdirine bağlı bir konudur.
Sürecin işleyişi şöyledir:
Davada taraflar taleplerini mahkeme heyetine delilleri ile birlikte sunar. Ayrıca mahkeme gerek görmesi durumunda kendisi de bir araştırma yapabilir. Arıtım talebinde bulunan ya da reddeden tarafın durumunu incelemek için keşif yapılabilir, örneğin bir çocuğun eğitim masrafının ne kadar olacağı ile ilgili bilirkişiden yardım istenebilir.
Keşif yapabilir, bilirkişi yardımına başvurabilir.
Sonrası hakimin takdiri ve hakkaniyet ölçüsüne bağlıdır.
Hakim değerlendirmesi sonucunda arıtıma karar verebilir ya da talebi reddedebilir.
Bu noktada;
Nafaka ödemesi yapılan kişinin maddi durumu, asgari yaşam şartları, velayetinde çocuk varsa onun eğitim, sağlık vb masrafları göz önüne alınır. Ayrıca ödemeyi yapan kişinin maddi durumu da artırım yapılması ya da yapılamasında büyük etkendir. Enflasyon döviz kurlarında değişiklik, satın alma gücünün düşmesi gibi etkenler de artırım davasında etkili olan diğer unsurlardır.
Öte yandan nafaka artış oranı Yargıtay karar verirken üretici fiyat endeksini (ÜFE) de göz önüne almaktadır ama bu da kesin bir kural değildir.
Uzun lafın kısası nafaka artırımında her somut olay özelinde bir değerlendirme yapılır. Talep eden ve talep edilenin şartlarına göre karar verilir. Öyle ki nafaka ödeyenin ödeme gücünde zaten bir sorun varsa artırım olması pek de mümkün olmayacaktır.
Nafaka Artırımı Davasında Ödenecek Harç Ne Kadardır?
Harç nafaka artırım davası ücreti kapsamında ödenen bir para/ücrettir.
Nafaka artırım davası, konusu para ile ölçülebilen davalardan olduğu için dava açan taraf arttırılmasını talep ettiği miktar oranında harç ödemek zorundadır. Harç talep edilen nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden nispi esasa göre belirlenir.
Nispi harcın hangi tutar üzerinden hesaplanacağını bir örnekle anlatalım. İstenen nafaka 10 bin lira ise 12 ile çarpılır ve ortaya çıkan 120 bin lira üzerinden hesap yapılır. Ayrıca tanık olup olmamasına bağlı olarak da harca ekleme yapılır.
Nafaka Artış Oranı Nasıl Hesaplanır?
Nafaka artış oranının mahkeme kimi zaman yeniden belirlenmesine gerek kalmaksızın TÜİK tarafından belirlenen Üretici Fiyat Endeksi oranında olmasına karar verilebilir. Böyle bir karar verildiyse her yıl dava açılmasına gerek kalmaksızın nafakanın bağlandığı ve başlatıldığı tarih esas alınarak her yıl aynı ayda olmak üzere belirlenmiş ÜFE artış oranında geçerli nafaka miktarının arttırılması gerekir.
Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürer?
Geldik en önemli sorulardan birine, dava ne kadar sürer?
Bu dava taraflar arasına ihtilaf içerse de karmaşık bir yapıya sahip değildir. Sorunun net bir cevabı olmamakla birlikte 6 ay ile 10 ay arasında değişen süre söz konusudur. Davanın ne kadar süreceği aslında mahkemelerin yoğunluğuna, davanın kapsamına göre değişir. Burada deneyimli ve konusunu uzmanı bir avukatın yardımının alınması süreyi daha da kısaltabilir.
ANLAŞMALI BOŞANMA SONRASINDA NAFAKA ARTIRIM DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Anlaşmalı boşanma evliliği en az 1 yıl sürmüş eşlerin, boşanma ve sonuçlarına ilişkin her konuda anlaşması ve bunu bir protokole bağlaması ile ortaya çıkan bir durumdur.
Çiftler, anlaşmalı boşanmada, davanın kısa sürmesi, genellikle de tek celsede olması için anlaştıklarını beyan eder ve boşanmaları kolaylaşır. Bu dava türünde eşlerden biri davayı açar, diğeri de kabul eder.
Anlaşmanın kapsamında genellikle nafaka da vardır. Ancak boşanan kişiler de nafaka artırım davası açabilir. Dediğimiz gibi burada önemli olan değişen maddi şartlardır.
NAFAKA ARTIRIM DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?
Davayı halihazırda nafaka alan kişi kendisi ya da avukatı aracılığı ile açabilir. Dava açma hakkı olan bir diğer taraf da iştirak nafakası alma hakkı olan küçük çocuktur. Çocuk hakkı olsa da tek başına dav açamayacağı için davayı yine velayet hakkını elinde tutan eş; bu sefer çocuk adına açacaktır.
Ancak unutulmalıdır ki mahkemeden her zaman talepleri uygun görmeyebilir.
Nafaka artırım davası reddi durumu yaşanırsa, dava reddedileceği için arıtırım da en azından yasal olarak gerçekleşmez.
NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME VE SÜRELER
Bu dava da görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk mahkemesinde dava açılabilir.
Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bu durumda dava borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu aile mahkemesinde açılmalıdır.
Süre konusuna gelirsek…
Burada süre derken zaman aşımı ya da hak düşürücü süreden edilmektedir.
Nafaka artırım davasının koruduğu değer gereği zamanaşımı gibi bir durum yoktur. Kişi istediği, artırıma ihtiyaç duyduğu zaman dava açma hakkına sahiptir.
NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA YARGILAMA USULÜ
Mahkemenin, nafakanın artırılması kararı verebilmesi için dava açılması gerekmektedir. Mahkeme dava olmadan artırım yapamaz.
Nafakasının artırılması talebiyle açılan dava basit yargılama usulüne tabidir.
Yani dava aşaması; dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden ibarettir. Tarafların birer dilekçe sunma hakkı vardır.
Bu tür davalarda, mahkeme delilleri ve beyanları yeterli görürse duruşma olmadan sadece dosya üzerinden de karar verebilir.
Öte yandan
Mahkeme bu usulde, en fazla iki duruşma yaparak yargılamayı tamamlamak zorundadır. Duruşmalar arasında en fazla bir ay olmalıdır.
NAFAKANIN AZALTILMASI VEYA KALDIRILMASI DAVASI
Nafakanın artırılması davasının antitezi ya da karşı atağı, azaltılması ya da tamamen kaldırılması talebi ve bunun için açılan davadır.
Nafaka alanın artırım talebine karşılık ödemeyi yapan taraf, indirim isteyebilir ya da tamamen kaldırılmasın isteyebilir, bunun için de dava açabilir.
Açılan Nafaka Artırımı Davasına Karşı Dava Açılabilir mi?
Açılan bir nafaka artırım davası varsa ödemeyi yapan taraf da karşı dava açabilir ve dava dilekçesinde nafaka indirimi ya da tamamen kaldırılmasını talep edebilir.
Bunun için örneğin ödeme gücünün olmadığını, mali durumunda bozulmalar olduğunu, nafaka alan tarafın mali durumunun iyi olduğunu ileri sürebilir.
NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA AVUKAT DESTEĞİ
Nafaka artırım davasında avukat desteği almak süreci hızlandırmak, hak kayıplarının ve zaman kaybının yaşanmasını önlemek açısından önemlidir.
Konusunda uzman ve deneyimli bir avukattan bu konuda destek almak hem davalı hem de davacı açısından avantajlı durumlar ortaya çıkarabilir.
Avukat bu noktada davanın doğru mahkemede açılmasını, delil ve tanıkların toplanmasını kolaylaştıracak, davacı ya da davalıya yol gösterecektir.
NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA AVUKATLIK ÜCRETİ VE YARGILAMA MASRAFLARI
Davada avukatlık ücreti müvekkil ile avukat arasındaki anlaşmaya bağlıdır.
Ancak yargılama masraflarının nasıl ödeneceği kurala tabidir.
Yargılama harç vb masraflar davayı açan kişi tarafından dava açılırken ödenir. Yargılama ücretleri ise davacının davayı kazanması durumunda davalı tarafından ödenir.
Ayıca karşı taraf vekalet ücretini de öder.
NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Yukarıda da söz ettiğimiz üzere bu davada zamanaşımı ve hak düşürücü süre yoktur. Nafaka alacaklısı güncel ekonomik şartlara göre istediği zaman davayı açabilir.
NAFAKA ARTIRIM DAVASI YARGITAY KARARI
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/11305 Esas 2016/11631 Karar 17.10.2016 Tarih
Nafaka Artırım Davası
Medeni Kanun 175. Madde
Yargıtay’ın bir kararında, “Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir, aksi düşünce güven ilkesine aykırı düşer. Zira davacının sözleşme ile elde ettiği statüye beslediği güven, davalı sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağıya düşmediği veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini de arz edebilir. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokol ile üstlenen kişinin sonradan bu yükümlülüğünün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyi niyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleriyle bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru ile mali imkanlarını zorlayan tarafın TMK md. 2’den yararlanması söz konusu olamaz
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2006/2072 Esas 2006/2575 Karar 16.03.2006 Tarih
Nafaka Artırım Davası
Medeni Kanun 175. Madde
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.03.2006 tarihli ve E 2006/2072, K 2006/2575
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Yoksulluk nafakası” başlığını taşıyan 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, kusuru daha ağır olmamak kaydı ile boşanma ile yoksulluğa düşecek eşin, diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği bir nafaka olup, bu nafakaya hükmedilebilmesinin ön koşulunun, bu konuda talep bulunması olduğu gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda istikrarlı bir biçimde kabul edilmektedir. Talep yazılı şekilde veya sözlü olarak yapılabilir. Ancak hukuki sonuç doğurabilmesi için sözlü isteklerin mahkeme tutanağına geçirilmesi zorunludur.
Nafakanın artırılması davasına dayanak teşkil eden Ankara 17. Asliye Hukuk mahkemesinin 1997/437 Esas, 1998/158 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde:
Davalının yoksulluk nafakası talebinin bulunmadığı, yoksulluk nafakasına ilişkin talep haklarını saklı tuttuğu, mahkemece boşanmaya karar verilerek “… davalı eş lehine 7/7/1997 tarihinden başlamak üzere aylık 15.000.000 TL nafakanın tayin ve takdirine, müşterek çocuklar lehine her biri için ayrı 10.000.000’ar TL’den ceman 20.000.000 TL iştirak nafakasının tayin ve takdirine, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine…” şeklinde hüküm kurulduğu, temyiz incelemesi sonunda hükmün manevi tazminat yönünden kısmen bozulmasına ilişkin Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12/6/1998 tarih ve 5996-7453 sayılı ilamının 1. bendinde hükmolunan nafakaların tedbir nafakaları olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bu itibarla, nafakanın artırılmasını isteyen lehine daha önce hükmedilen bir yoksulluk nafakası bulunmamasına rağmen, mahkemece nafakanın artırılmasına ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 16/3/2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas- 2016/4481 Karar- 2016/8685
Tarih- 1.6.2016
Nafaka artırım davası açılmasının belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmaması
(Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Değiştiği Gibi Çocuğun Yaşı ve İhtiyaçlarının da Arttığı – Müşterek Çocuğun Yaşı Eğitim Durumu İhtiyaçları Davacı Anne İle Nafaka Yükümlüsü Babanın Ekonomik Durumu Gözetilerek Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Uygun Bir Artış Miktarına Hükmedilmesi Gerektiği)
İştirak nafakasının artırılması talebi (Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçtiği – tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarının da arttığı/müşterek çocuğun yaşı eğitim durumu ihtiyaçları davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmedileceği )
Hakkaniyet ilkesi (Nafakanın artırılması talebi – tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarının da arttığı/müşterek çocuğun yaşı eğitim durumu ihtiyaçları davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmedileceği )
4721/m. 182, 331
ÖZET: Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.
Müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmedilmelidir.
DAVA: Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı dilekçesinde; müşterek çocuğun 11.sınıf öğrencisi olduğunu, masraflarının arttığını, mevcut nafaka miktarının ihtiyaçları için yeterli olmadığını belirterek; Aile Mahkemesi’nin 2014/58 esas 2014/227 karar sayılı ilamıyla her yıl Üfe oranında artış yapılarak hükmedilen 275,00 TL iştirak nafakasının 400,00 TL’ye artırılmasına ve yıllık … oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının dava açma hakkının bulunmadığını, önceki artırım ilamında nafakanın her yıl 12 aylık ÜFE artış oranında artırılmasına karar verildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; önceki nafaka ilamında enflasyon oranında artışa karar verildiği ve tarafların sosyal ekonomik durumlarında olağanüstü değişikliğin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.
Dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuk 1998 doğumlu ve beyana göre 11. sınıf öğrencisi olduğu; davalının ise, emekli olup, 1.050,00 TL gelirinin ve 1998 model otomobilinin bulunduğu, yeni eşine ait evde yaşadığı anlaşılmıştır.
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.
Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; iştirak nafakasında artış yapılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi uygun bulunmamıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 01.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
NAFAKA ÖDEMEMENİN CEZASI NEDİR?
Nafakayı ödeyen kişinin açtığı nafaka düşürme ya da kaldırılması davasında karar aleyhine çıktıysa nafakanın ödenmeye devam etmesi gerekir.
Ancak ödeme yapılmıyorsa kanun bu gibi durumlarda yapılması gerekenleri açıklığa kavuşturmuştur.
Nafakanın ödenmemesi durumunda nafaka borçlusu aleyhine icra takibi başlatılır. Buna rağmen ödeme yine de yapılmasa hakkında hapis cezası istemiyle şikayet yoluna gidilir. Nafaka yine de ödenmezse borçlu hakkında üç aylık tazyik hapsi kararı verilebilir.
SIKÇA SORULAN SORULAR:
Nafaka artırımı davası kaç yılda bir açılır?
Nafaka artırım davası x yılda bir açılır gibi hüküm kanunda yoktur. Özellikle günlük hayatta davanın hükmün verilmesinden sonra 1 yıl içerisinde açılamayacağı ve takip eden davalar için de 1’er yıllık süre şartının olduğu düşünülmektedir. Ancak böyle bir süre şartı kanunda da uygulamada da yoktur. Önemli olan süre değil, ekonomik şartların değişmesidir.
Nafaka artırımı için ne yapmalı?
Nafaka artırımı için Aile mahkemesinde dava açılmalı, nafaka alanın artırıma ihtiyaç duyduğu ödeyenin ise maddi durumunda iyileşme olduğu ispatlanmalıdır. Hakim kendi takdiri ve hakkaniyete göre bir kara verecektir.
Nafaka her yıl ne kadar artar?
Nafakanın her yıl ne kadar artacağı ile ilgili kesin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay Üretici Fiyat Endeksi’ni (ÜFE)göz önüne alarak karar vermekte ve içtihatlar oluşturmaktadır.
TÜİK tarafından belirlenen Üretici Fiyat Endeksi oranında olmasına karar verildiyse her yıl dava açılmasına gerek kalmaksızın nafakanın bağlandığı ve başlatıldığı tarih esas alınarak her yıl aynı ayda olmak üzere belirlenmiş ÜFE artış oranında geçerli nafaka miktarının arttırılması gerçekleşebilir.
Nafakanın artış oranı neye göre belirlenir?
Nafakanın artış oranı, enflasyon, döviz kurlarındaki değişmeler, yoksulluk ya da iştirak nafakası alan tarafın ihtiyaçlarını artması, gelir seviyesinin düşmesi, ödeyenin maddi durumundaki iyileşmeler gibi kriterler göz önüne alınarak belirlenir.