Reddi miras ya da mirasın reddi kanuni veya atanmış mirasçının kendisine geçmiş olan mirası kabul etmemesi ve bu iradesini sözlü ya da yazılı olarak beyan etmesiyle ortaya çıkar.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere yasal ya da atanmış mirasçılar mirası reddetme hakkına sahiptir ve mutlaka dava açılarak yapılması gerekmektedir.
Bu yazımızda konu ile ilgili ayrıntılı bilgileri vereceğiz.
Miras neden reddedilir, nasıl yapılır, hangi sürede yapılmalıdır, daha sonra bu karardan vazgeçilebilir mi gibi soruların yanıtları yazımızda olacak…
Reddi Miras Nedir, Nasıl Yapılır?
Reddi miras, en kısa tanımı ile kalan mirasın reddedilmesidir. Yasal olarak ise “miras bırakanın ölümü üzerine yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesi” olarak tanımlanabilir.
Bu işlemi yapmak için gerekli tek belge mirasçının son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesinden alınmış veraset ilamı ve mirasın reddi başvuru dilekçesidir.
Mirasın reddi, reddeden ile mirası reddedilen miras bırakanın terekesi ile olan ilişkiyi ortadan kaldırır. Bu nedenle kimin mirası reddedilmişse, onun terekesi ile olan ilişki kesilmiş olur.
Bu hak yasalarla kişilere tanınmıştır zira kendisine miras bırakılanın bu mirası zorunlu olarak kabul etmesi beklenemez.
Mirasın Reddi Nasıl Yapılır?
Bir irade beyanı olan reddi miras yazılı bir dilekçeyle yapılabileceği gibi yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine gidilerek sözlü olarak beyanda bulunularak da yapılabilir. Bu sözlü beyan sulh hakimi tarafından uygun bir şekilde tutanağa geçirilir. Mirasın reddi yapan mirasçı, mirastan alacağı paydan vazgeçmiş olurken, terekenin borçlarından da kurtulmuş olur.
Reddi Miras Süresi: Mirasın Reddi Hangi Sürede Yapılmalıdır?
Reddi miras için Türk yasaları mirasçılara 3 aylık süre tanımıştır. Süre miras bırakanın ölümünden ya da mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren başlar.
Reddi Miras Beyanı Hangi Mahkemeye Yapılır?
Beyan yazılı bir dilekçeyle ya da sözlü olarak yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine yapılır.
Reddi Miras Beyanı İptal Edilebilir Mi?
Miras reddedildikten sonra bundan dönmek mümkün değil ancak yanılma, aldatma, korkutma sonucu mirasçının ret beyanında bulunması halinde yapılan ret işlemi için iptal talebinde bulunulabilir.
Öte yandan Yargıtay’ın emsal kararına göre de “mirasın reddinin iptali diğer mirasçıların onayı ile mümkündür.”
Mirasın Reddi Hakkı Düşer mi?
Mirasın reddi hakkının düştüğü bazı durumlar vardır.
Bu durumlar şöyledir:
Hak düşürücü sürenin dolması
Medeni Kanun’un 606. maddesine göre, “Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
Reddi miras hakkından feragat edilmesi
Mirası reddetme hakkına sahip mirasçılar, bu haklarından vazgeçmek istedikleri takdirde feragat beyanında bulunur. Mirası ret hakkından feragat etmiş kimse reddi miras yapamaz.
Tereke işlerine karışılması
Medeni Kanun’un 610’uncu maddesinin 2’nci fıkrasına göre,
- Mirası ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan kişi
- Terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya murisin işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan kişi
- Tereke mallarını gizleyen kişi
- Tereke mallarını kendisine mal edinen kişi mirası reddedemez.
ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Reddi mirasın 2 türü vardır. İlki hükmen, ikincisi de gerçek reddir.
Mirasın Hükmen Reddi
Medeni Kanun’un 605/2’nci maddesine göre, “Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş” ise miras herhangi bir beyana gerek kalmadan reddedilmiş sayılır.
Mirasçılar, mirası reddettiklerini beyan etmek zorunda değildir. Mirasçıların ret süresini susarak geçirmeleri halinde mirası reddettikleri kabul edilmiştir. Ancak mirasçı ilerde doğabilecek ihtilafları önlemek için Sulh Mahkemesine beyanda bulunabilir.
Mirasın Gerçek Reddi
Mirasın gerçek reddi ise, atanmış ya da yasal mirasçının miras bırakanın ölümü ile birlikte bu mirası kanunda belirtilen süre içerisinde reddetmesidir. Bu durumda Sulh Hukuk Mahkemesine gidilerek sözlü olarak beyanda bulunulması gerekir.
MİRASIN HÜKMEN REDDİ
Mirasın hükmen reddinde miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması, ya da borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olması gerekir. Bu durumda kanun mirasın herhangi bir beyana gerek kalmadan reddedilmiş sayıldığını kabul eder ve bu şartların varlığı halinde mirasçıların karine olarak mirası reddettikleri kabul edilir.
Yukarıda da söz ettiğimiz üzere hükmen red için bir beyana gerek yoktur ancak dava açıp tespit edilmesine de bir engel yoktur. Mirasçılar miras bırakanın borcundan dolayı tereke alacaklılarının kendilerine karşı açacakları davalarda hükmi reddi savunma olarak ileri sürebilir.
Bu şekilde mirasçılara karşı açılan dava veya icra takiplerinde mirasçılar Hükmi reddi bir itiraz olarak ileri sürebilir.
Mirasın Reddinin Sonuçları Nelerdir?
Medeni Kanun’un 611’inci maddesine göre mirasın reddi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından farklı sonuçlar doğurur.
Ancak yasal mirasçıların reddinde de hepsinin ya da tamamının reddetmesi de farklı sonuçları beraberinde getirir.
Yasal Mirasçılar Açısından Reddi Mirasın Hukuki Sonuçları
Yasal mirasçı mirası reddederse, miras, mirası reddetmiş olan mirasçı, miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılır. Mirası reddedenin altsoyu varsa miras payı onlara geçer, yoksa bu durumda onunla aynı zümrede mirasçı olanların miras payı artar.
Madde 612’nin birinci fıkrasına göre en yakın yasal mirasçıların tümü mirası reddederse tereke Sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Miras mirası reddedenin yerini alan mirasçılara geçmez.
Madde 612’nin 2’nci fıkrasına göre resmi tasfiye yapıldıktan sonra terekenden arta kalanlar mirası reddedenler arasında paylaştırılır. Sadece atanmış mirasçıların hepsi mirası reddederse onların payı terekeye geri döner ve bundan yasal mirasçılar yararlanır.
Hem yasal hem de atanmış mirasçıların tümü mirası reddederse TMK 612’ye göre resmi tasfiyeye gidilir.
Sadece yasal mirasçılar mirası reddederse bu durumda TMK 612 uygulanmaz. TMK 611’e göre onların payı yerlerine geçen yasal mirasçılara geçecektir.
Mirasın altsoyun tamamı tarafından reddi halinde Medeni Kanun’un 613’üncü maddesine göre altsoyun miras payının tümü eşe geçer ve eş tek başına mirasçı olur. Altsoyun tamamı mirası reddedince miras ikinci zümreye geçmez ve eş tek başına mirasçı olur. Buradaki altsoy sadece miras bırakanın ölümü ile ilk sırada mirasçı olan altsoy olup altsoy zümresinin tamamı değildir.
Medeni Kanun’un 614’üncü maddesi ise sonra gelen mirasçı lehine mirasın reddini düzenlemiştir. Buna göre mirası reddeden mirasçı kendisinden sonra gelen mirasçı ya da mirasçıların, kabul ya da ret için davet edilmeleri şartıyla mirası reddeder. Mahkeme alt derecedeki mirasçıyı bir ay içinde karar vermeye davet eder. Bu süreyi susarak geçirme ret olarak kabul edilir.
Atanmış Mirasçıların Mirası Reddinin Sonuçları
Medeni Kanun’un 611’inci maddesinin 2’nci fıkrasına göre “Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.”
Mirasın Reddinde Alacaklı Haklarının Korunması
Konu Medeni Kanun’un 617 ve 618’ini maddelerinde düzenlenmiştir.
Madde 617’ye göre malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.
Madde 618’de ise ödemeden âciz bir miras bırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.
REDDİ MİRAS NOTERDEN YAPILABİLİR Mİ?
Türk Medeni Kanunu’na göre reddi miras başvuruları için yazılı veya sözlü olarak yetkili Sulh Hukuk mahkemelerine başvuru yapılması gerekmektedir. Mirasın reddi için noterde işlem yapmak mümkün değildir.
MİRAS BIRAKAN HAYATTAYKEN REDDİ MİRAS YAPILABİLİR Mİ?
Konunun en çok merak edilen noktalarından birini aydınlatmaya geldi sıra.
İnsanlar miras bırakan hayattayken reddi miras yapılıp yapılamayacağı konusunu merak etmekte ve sorunun cevabını aramaktadır. Sorunun cevabı çok açıktır:
“Miras bırakan hayattayken mirasın reddi yoluna başvurmak mümkün değildir. Zira bu hakkın başlaması için öncelikle miras bırakanın ölmüş olması gerekmektedir.”
REDDİ MİRAS YAPILMAZSA NE OLUR?
Süresi içinde mirasın reddi yapılmazsa, mirasçı mirası kayıtsız şartsız kazanmış olacak ve miras bırakanın hak ve borçları miras payı oranında ilgili mirasçıya intikal edecektir.
HUKUKİ SONUÇLARI
Reddi miras yapılmamasının mirasçı açısından önemli hukuki sonuçları vardır. En önemli sonuç mirası kabul edenin, murisin borçlarından da sorumlu hale gelmesidir.
Daha açık bir söyleyişle mirası kabul eden kişi borçları da kabul etmiş demektir. Bu nedenle borçların ödenmesinden sorumlu hale gelir.
Çünkü ölenin mirası reddetmeyen mirasçıları miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumludur.
REDDİN İPTALİ DAVASI (REDDİ MİRASIN İPTALİ )
Reddin iptali davasını, mirasçının alacaklısı açar. Bu davanın açılabilmesinin temelinde kanunun alacaklıyı, mirasçının kötü niyetinden korumak istemesi yatar.
Reddi mirasın iptali davası, mirası reddeden mirasçının alacaklısını korumaya yönelik olarak getirilen bir dava türüdür. Borçlar kanununa göre, “Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilir.”
Burada mirasçı, alacaklılarının terekeden kendisine isabet edecek miras payından borcu tahsil etmesini, yani alacaklının hakkına ulaşmasını engellemek istemektedir. Bu durumu öngören kanun koyucu, borçlunun kötü niyetine karşılık, alacaklılara mirasın reddinin iptalini dava etme ve bu şekilde alacağını borçlunun terekedeki payından alabilmesine imkan vermiştir.
Bu davanın açılabilmesi için gerekli şartlar şunlardır:
- Borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetmesi
- Mirası reddeden borçlunun malvarlığının borcuna yetmemesi
- Borçlunun alacaklıya borcuna ilişkin yeterli bir güvence vermemesi.
Reddi mirasın iptali davasında davalı taraf, miras bırakanın varisi, davacı ise alacaklı gerçek ya da tüzel kişidir.
Davanın mutlaka reddi miras yapıldıktan sonra 6 ay içinde açılması gerekmektedir. Zira bu süre zamanaşımı değil hak düşürücü süredir.
REDDİ MİRAS (MİRASIN REDDİ) YARGITAY KARARLARI
En Yakın Tüm Mirasçıların Mirası Reddi Halinde Yapılacak İşlem
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/3657 sayılı kararıdır.
Miras bırakan 15.06.2014 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefat etmiş, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından miras, Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı ilamı ile reddolunmuştur.
Ölenin en yakın mirasçıları tarafından reddedilen miras, Sulh Hakimi tarafından iflas hükümlerine göre resmi tasfiye yoluna gidilir. (20.09.1959 t. 4/10 sayılı YİBK)
4721 sayılı TMK’nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi resen iflas hükümlerine göre tasfiye etmesi gerekir.
Alacaklı, her ne kadar terekenin iflas yoluyla tasfiyesini talep etmişse de Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı dosyası üzerinden borçlu (murisin) en yakın mirasçılarının tamamı tarafından miras reddedilmiş olduğundan alacaklının TMK’nin 612. maddesi uyarınca mirasın reddini tespit eden mahkemeyi harekete geçirmeye yönelik bir talep olup, bu dava dosyası üzerinden mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Tüm Mirasçılar Reddederse Miras Diğer Dereceye Geçmez
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2010/20977 sayılı kararıdır.
Mahkemece; davalının 21.10.2007 tarihinde ölümü nedeniyle dava yasal mirasçıları olan eş ve çocuklarına yöneltilmiş, onların da Biga Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1369 E.-2008/204 K. sayılı kararla mirası reddettiklerini açıklamaları üzerine davalının babası olan Hüseyin davaya dahil edilmek suretiyle onun yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm dahili davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin ise mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği” düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenleme uyarınca, mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi halinde miras ikinci derecedeki mirasçılara geçmez. Tereke tasfiye olunur, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısım varsa red vaki olmamış gibi birinci derece mirasçılarına verilir. Türk Medeni Kanununun 614. maddesinde mirasçıların sonra gelen mirasçılar yararına mirası reddedebilecekleri düzenlenmiş ise de, somut olayda bu maddeye göre yapılmış bir mirasın reddi talebi de bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenleme uyarınca davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Mirasın Reddinin İptali Şartları
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2021/4083 sayılı kararına göre;
Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. (4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 617/1. maddesi) Şu halde, kötü niyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir. (4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 617. maddesi) Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. İcra takibinin uzun süre devam etmesi, tek başına acze delalet etmez. Zira aczin ne suretle gerçekleşeceği İcra İflas Kanununda gösterilmiştir. (İcra İflas Kanununun 105 ve 143. maddeleri) Davacı tarafından borçlu mirasçı hakkında “aciz vesikası” alınmamış olduğuna göre, mahkemece, davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli olması halinde veya yeterli olmamasına karşın davalının yeterli güvence göstermesi halinde talebin reddine karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, mirasçının, mirası reddetmesinin nedeni, alacaklılarına zarar verme amacıyla mirası reddedip etmediğini tespit edebilmek için terekenin aktif ve pasifinin miras bırakanın ölüm tarihi itibari ile belirlenmesi de gerekmektedir. Ölüm tarihi itibariyle, miras bırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Miras bırakanın malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile miras bırakanın varsa borçları ve miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda; mirasın reddinin iptalini isteyen davacı …, muris Yusuf’un mirasçısı olan davalı …‘ın alacaklısıdır. Mirasın reddinin kötü niyetli yapıldığının tespiti halinde mirasın reddinin iptaline karar verilecek olup davacı (alacaklı) taraf, borçlunun murisinden gelen mal varlığından alacağını tahsil etme imkanına kavuşacaktır. Bu nedenle davacının mirasın reddinin iptalini istemede hukuki yararı vardır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mirasın Reddi Davası Hasımsız Açılabilir
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/7192 Esas-201/10452 sayılı kararıdır.
TMK m. 605/1’e ilişkin olarak açılan dava mirasın gerçek reddine ilişkin olup, hasım gösterilmesine gerek yoktur. Bu davada mirasçıların mirası reddettiğine ilişkin kayıtsız ve şartsız beyanları geçmişe etkili sonuç doğuran hak niteliğinde olup bu beyanların Sulh hakimi tarafından tutanak altına alınması hukuki sonuç doğurması için yeterlidir. Bu tür davalarda Sulh hakimi reddin süresinde olup olmadığına ve mirasçılık sıfatının varlığını inceleyerek var olması halinde ret beyanını tespit ve tescil edecektir.
Tüm Mirasçıların Mirası Reddi Halinde Tasfiye Nasıl Yapılır?
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/2698 Esas- 2015/9610 sayılı kararına göre;
“Mirasın murisin tüm mirasçıları tarafından reddedilmesi halinde tereke TMK m.612 gereği Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinden mirası ret hakkı altsoya geçmez.“
Mirasın Reddi Davasında Menfaat Çatışması
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2012/12868 Esas-2013/5514 sayılı kararın göre;
TMK m. 426/2’ye göre bir işte yasal temsilci ile küçüğün ya da kısıtlının menfaati çatışırsa, vesayet makamının ilgilisinin veya resen temsil kayyımı ataması gerekir. Söz konusu mirasın gerçek reddi davasında anne ile çocukların hukuki yarar çatışması olduğundan mahkemenin çocuklara kayyım atayarak, kayyımdan çocuklar adına mirasın gerçek reddi yönünde beyan alması ve bu şekilde işlem yapması gerekir
Mirasın Hükmen Reddi Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Mirasın hükmen reddi davası özelliği gereği, ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli ise ya da resen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar zımnen mirası kabul etmiş sayılmadıkça her zaman miras bırakanın ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Dava tereke alacaklılarına husumet yöneltilerek açılır. Görevli mahkeme alacaklıların davanın açıldığı zamanki yerleşim yeri mahkemesidir. Yetkili Mahkeme 6100 sayılı HMK’ya göre belirlenir ve aksine bir düzenleme olmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir (HMK m. 20/1) (Yargıtay 14. HD. 2015/2918 Esas- 2016/4100 Karar).
Mirasın Hükmen Reddi Davası ve Terekeyi Sahiplenme
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2016/3994 Esas-201512439 sayılı kararına göre,
“Dosyadaki delillerden miras bırakanın oğlu miras olarak kalan taşınmazı kendi adına tescil etmiş ve sonrasında üçüncü şahsa devretmiştir. Yapılan bu işlemler TMK m. 610/ll’ye göre terekeyi sahiplenme anlamına gelmektedir. Bu sebeple mirasın hükmen reddi davası reddedilmelidir.”
Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/2-1607 Esas- 2013/1675 sayılı kararına göre de;
Davacı mirasçılara karşı miras bırakanın borcundan dolayı açılan icra takibinde borç cüz’i bir miktar olup, mirasçıların bunu kendi malvarlıklarından ödemesi olağan işlerdendir. Miras bırakanın ölümü tarihinde terekenin borca batık olduğu anlaşılmış ve davacıların cüz’i bir borcu ödemiş olması mirası kabul ettiği anlamına gelmemektedir
Mirasın Hükmen Reddinde Araştırma
Dava, TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, her ne kadar murisin aracının bulunmadığı belirlenmiş ise de yapılan zabıta araştırmasında murise ait 91 model 33 E 8481 plakalı Renault Spring marka aracın bulunduğu belirtilmiş olup, yeniden araştırılıp, mahkemece bahsi geçen aracın mirasçılar tarafından sahiplenilip sahiplenilmediğinin belirlenmesi gerekir. Yine emniyet araştırmasında murisin yedek parça dükkanı işlettiği, murise ait vergi borcunun 29.05.2007 tarihli işyeri terk yoklaması kaydıyla terk mükellefiyeti bulunan “Motosiklet ve Motorlu Bisikletlerin Parça ve Aksesuarlarının Parakende Ticareti İşletmesinin akıbetinin araştırılması ve bu yönde mirasçılar tarafından sahiplenme olup olmadığının da tespitinin yapılması gerekir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi – Karar : 2019/3976).
Reddi Miras Davasında Maktu Harç Ödenir
Hukuk Dairesi’nin 2015/2687 Esas- 2015/10406 sayılı kararına göre;
“Miras bırakanın ölümü anında terekenin borca batık olduğunun tespiti için açılan dava eda davası değildir. Bu davada mirasçılar bir irade açıklamasında bulunmak zorunda değildir ve TMK 599/1 maddesinin bir istisnası olarak bir hukuki durumun tespitine yönelik bir davadır. Niteliği gereği maktu harca tabidir ve kabul veya reddinde maktu vekalet ücretine hükmedilir.”
Mirasın Reddi ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/222-4 Esas- 2007/222 sayılı kararına göre;
“Destekten yoksun kalma tazminatı, mirastan bağımsız bir haktır ve miras bırakan ile davacı arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü ya da mirasçılık ve akrabalık ilişkisi olmasına gerek yoktur. Mirasçının mirası reddetmiş olması destekten yoksun kalma tazminatı almasına engel değildir, bu hak mirasçılık sıfatından bağımsızdır.”
Alacaklılara Zarar Vermek Amacıyla Mirasın Reddi ve Reddin İptali
Hukuk Dairesi’nin 2010/4303 Esas-2010/16104 sayılı kararına göre;
“Malvarlığı borçlarını ödemeye yetmeyen bir mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacı ile mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine güvence verilmediği taktirde altı ay içinde reddin iptalini isteyebilirler (TMK 617). Bu yasa hükmü gereğince mirasçının alacaklılarının reddin iptalini isteme hakkı vardır. Yerel mahkemenin mirasın reddinin şahsi bir hak oluğu yönündeki gerekçesi doğru değildir.”
Hükmen Reddi Miras Nasıl Yapılır?
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2016/1060 Esas-2016/8298 sayılı kararıdır.
“Türk Medeni Kanunu’nun 605’inci maddesinin 2’nci fıkrası gereği “Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.” Mirası hükmen reddeden mirasçı tereke alacaklılarına husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebilir ya da açılan davalarda bunu def’i olarak ileri sürebilir.”
Mirası Sahiplenen Mirasçının Red Hakkı Yoktur
4721 Sayılı TMK’nın 605. maddesinin 1. fıkrasında “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmü ile mirasın kayıtsız, şartsız reddi (hakiki ret/gerçek ret), 2. fıkrasında “Ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü ile mirasın hükmen reddi düzenlenmiştir. TMK’nın 610/2. maddesi uyarınca da ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan ve miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez. Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir. Açıklanan nedenlerle bir mirasçı, kesin şekilde mirasa sahip çıkıp yukarıdaki tasarruflarda bulunduktan sonra hükmen ret talebinde bulunamaz.
Somut olayda, davalı mirasçıların miras bırakanın ölüm tarihi olan 06.12.2011 tarihinden sonra mirası ret süresi içinde terekeye ait 60 SA 534 plaka sayılı aracı 06.01.2012 tarihli noter satışı ile devrettikleri, bu suretle tereke malları üzerinde TMK’nın 610/2. maddesi uyarınca tasarrufta bulunarak mirası sahiplendikleri ve ret hakkını yitirdikleri gözetilmeden mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi – Karar:2019/2436).
SIKÇA SORULAN SORULAR:
Reddi miras için ne yapmak gerekir?
Miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne sözlü ya da yazılı başvuru yapılarak reddi miras yapılabilir. Reddi miras için başka bir merci yoktur. Bu red mirasın tamamı için geçerlidir. Kısmi bir red söz konusu olamaz. İşlemin miras bırakanın ölümünden ya da mirasçının öğrenmesinden sonraki 3 ay içinde yapılması gerekir.
Mirasın reddi için mirasçının son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesinden alınmış veraset ilamı ve mirasın reddi başvuru dilekçesi yeterlidir.
Reddi miras yapan kişiye mahkemenin özel kütüğünün kayıt numarasını içeren mirası reddettiğine ilişkin bir belge verilir.
Reddi miras ücreti ne kadar?
Reddi miras, sözlü olarak veya yazılı bir dilekçe ile sulh hukuk mahkemesine red beyanı yapılması ile gerçekleşmektedir. Bu beyan için herhangi bir reddi miras ücreti talep edilmemektedir.
Üç ay içinde reddi miras yapılmazsa ne olur?
Medeni Kanun’un 606’ncı maddesi mirasın reddi için mirasçılara 3 ay süre tanır. 3 ay içinde reddi miras yapılmazsa Medeni Kanun’un 610’nuncu maddesinin 1’inci fıkrası gereği mirasın reddi hakkı düşer. Yasal reddi miras süresi içinde ve şekle uygun bir şekilde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız ve şartsız olarak kabul etmiş olur.
Reddi miras yapınca ne olur?
Mirasın reddedilmesi ile mirasçılık sıfatı geçmişe etkili olarak sona ermiş olur. Bu durumda reddeden kişi ne borçlardan sorumlu olur, ne de gelirlerde hak iddia edebilir.
Miras, mirası reddeden mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılır. Mirası reddedenin altsoyu varsa miras payı onlara geçer, yoksa bu durumda onunla aynı zümrede mirasçı olanların miras payı artar.
Reddi miras kimler yapamaz?
Miras hakkı düşenler reddi miras yapamaz, reddi miras hakkı ise üç şekilde düşer. Bunlar:
- Hak düşürücü sürenin dolması halinde reddi miras
Medeni Kanun’un 606’ncı maddesinde öngörülen 3 aylık ret süresinin dolması halinde mirası reddetme hakkı düşer. Bu süre geçtiyse reddi miras yapılamaz.
- Reddi miras hakkından feragat edilmesi
Mirası reddetme hakkına sahip mirasçılar, bu haklarından vazgeçmek istedikleri takdirde feragat beyanında bulunur. Feragat, murisin son yerleşim yerinde bulunan sulh hukuk mahkemesine yöneltilen yazılı veya sözlü bir beyanla yapılır. Mirası ret hakkından feragat etmiş kimse reddi miras yapamaz.
- Tereke işlerine karışılması sebebiyle hakkın düşmesi
Medeni Kanun’un 610’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında sayılan davranışlar mirası kabul iradesini gösterdiğinden, bu eylemleri yapan kişi mirası reddedemez.
Buna göre aşağıdakiler reddi miras yapamaz:
- Mirası ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan kişi
- Terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya murisin işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan kişi
- Tereke mallarını gizleyen kişi
- Tereke mallarını kendisine mal edinen kişi
Ayrıca zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebrî icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.
Reddi miras yapan kişiye icra gelir mi?
Mirasın hükmen reddi, icra takibini durdurur. Bu durumda kişiye icra gelmez.
Ancak mirasın reddine, mirasçı olan kişi hakkında başlatılan icra işlemlerinden sonra karar verilmesi halinde, icra borcuna itiraz etmiş olunmaz. Mirasçının mirasının reddedilmesi işlemi ve bu kararın kesinleşmesi, icra dosyasının kesinleşmesinden sonra vukuu bulur ise borç sorumluluğu devam eder ve icra gelir.
Ölen babanın borcunu kim öder?
Ölen babanın borcundan mirası kabul eden mirasçılar sorumludur. Mirasın kabul edilmesiyle birlikte borcu ödeme sorumluluğu da kabul edilmiş olur.
Çünkü Medeni Kanun’un 599. maddesi gereğince mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası “bir bütün olarak”, miras bırakanın borçları da içerisinde olacak şekilde kazanırlar.
Reddi miras hangi hallerde bozulur?
Reddi miras yanılma, aldatma, korkutma sonucu yapıldıysa ret işlemi için iptal talebinde bulunulabilir.
Hata, hile veya korkutma sebebi ile mirası reddetmişse 1 yıl içerisinde iptal davası açarak mirası red beyanından dönülebilir.
Reddi miras yapan ölüm aylığını etkiler mi?
Emsal Yargıtay kararları, mirasın reddinin, SGK tarafından bağlanan maaşın alınmasına engel teşkil etmeyeceği yönündedir. Çünkü bağlanan bu maaşlar ölüm zamanında tereke kapsamında değildir. Tereke kapsamında olmadığı için de miras reddedilse de alınabilmektedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26.12.2005 T, 2005/23073 E, 2005/26042 sayılı kararlarına göre “Borçluların murislerinden kendilerine bağlanan maaşı sahiplenmeleri TMK’nun 605. maddesi uyarınca murisin mirasını reddetmelerine engel teşkil etmez. Zira, murisin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan almakta olduğu maaşı terekesine dahil değildir.”