Tanıma ve tenfiz davası nitelik olarak idari davalardır. Tanıma, yurtdışında verilen mahkeme kararlarının ülkemizde de tanınması ve delil kabul edilmesi için açılan davadır.
Tenfiz davası ise yurtdışı mahkemelerinde kişilerin özel hukuk ilişkilerine ilişkin dava sonucunda verilen, icra nitelikli hükümler ihtiva eden kararlarının Türkiye’de de geçerli olmasını, Türkiye’de hüküm ve sonuçlarını doğurmasını sağlayan dava türüdür.
Bu yazımızda tanıma ve tenfiz davası ile ilgili detaylı bilgi vereceğiz.
TANIMA VE TENFİZ DAVASI
Yabancı ülkelerde açılmış ve karara bağlanmış davaların kararları, yurt içinde tanıma ve tenfiz davası açılarak diğer ülkelerde kesin hüküm ve delil etkisi kazanır.
İdari davalar arasında yer alan bu davalar Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’da düzenlenmişlerdir.
Örneğin yurtdışında evlenen ve bunu Nüfus Müdürlüğüne bildirerek evli statüsü kazan bir Türk vatandaşı, yurtdışında boşandığında sadece boşandığı ülkede boşanmış olur, Türkiye’de hala evli statüsündedir.
Kişilerin Türkiye’de de boşanmış kabul edilmesi için bunu kanıtlaması gerekir. Bu da tanıma ve tenfiz davası ile gerçekleşir. Türkiye’de açılacak bu teknik dava ile davaya konu mahkeme kararının Türk hukukuna uygun olup olmadığı incelenecek ve buna göre karar verilecektir.
TANIMA DAVASI
Tanıma davası yabancı bir ülkede verilen mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil olarak kabul edilmesini sağlamaya yönelik açılan davadır. İcrası gerekmeyen hükümleri içeren mahkeme kararları için gereklidir.
Örneğin Almanya mahkemelerinde sadece boşanma kararı verilmiş, ancak velayet, nafaka, tazminat gibi bir icrai nitelikli hükümler ortaya konmamışsa tanıma davası açmak öncelikle gereklidir. Bu noktada amaç yabancı mahkeme kararına kesin hüküm ve kesin delil gücü kazandırmaktır.
Bu durumda yabancı mahkeme kararı ile boşanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının Türkiye’de de boşanmış sayılabilmesi ve nüfus kayıtlarında düzeltmenin yapılabilmesi için, Türkiye’deki mahkemenin, yabancı mahkemenin kararının tanındığını hüküm altına alması gereklidir.
TENFİZ DAVASI
Tenfiz davası tanıma davasından farklı bir davadır. Tenfiz kararında icrai nitelikli hüküm vardır.
Bu icrai nitelikli hükmün Türkiye’de de geçerli olmasını sağlamak için tenfiz davası açılmalıdır.
Tenfiz davasının tanımı ise şöyledir: Yabancı mahkemelerce kişilerin özel hukuk ilişkilerine ilişkin dava sonucunda verilen, icra nitelikli hükümler ihtiva eden kararlarının Türkiye’de de geçerli olmasını, Türkiye’de hüküm ve sonuçlarını doğurmasını sağlayan dava türüdür.
Örneğin boşanma kararında çocukların velayetinin verilmesi veya nafakaya hükmedilmiş ise bu durumda kararın tanınması yetmez uygulanabilmesi için tenfiz kararı verilmesi gerekir.
Yani yabancı ülke mahkeme kararında geçen hükümlerin Türkiye’de de geçerli olması açılan dava Tenfiz Davası’dır.
BOŞANMANIN TANINMASI VE TENFİZİ NEDEN GEREKLİDİR?
Boşanmanın tanınması ve tenfiz gerekli bir hukuki işlemdir. Peki neden gereklidir?
Yabancı mahkemenin verdiği boşanma kararının Türkiye’de tanınması ve velayet, tazminat, nafaka gibi işlemlerin ona göre yapılması için gereklidir. Aksi durumda yabancı ülkede boşanan Türk vatandaşlarının evliliği Türkiye’de devam ediyor olur.
Sorunun cevabını örnekleme yoluyla verirsek;
Örneğin Türkiye’de ya da Almanya’da evlenip yurtdışında yaşamaya başlayan çift Almanya’da boşanırsa işlem sadece burada geçerli olacaktır.
Çiftimiz Türkiye’deki kayıtlara göre evli kalmaya devam eder. Yani boşandığı halde diğer eşin mirasçılığı devam eder. Ayrıca eşlerden birinin Türk Kanunlarına göre evlenebilmesi için mutlaka boşandığını kanıtlaması ve hükmün Türkiye Nüfus Sistemine işlenmesi gerekir.
Tanıma davası bu kanıtı sağlar ve boşanma Türkiye için de geçerli hale gelir. Tenfiz davası ise velayeti nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi boşanmanın sonuçlarının ortaya çıkmasını sağlar.
BOŞANMA TANIMA TENFİZ ŞARTLARI
Boşanma tanımada tenfizin bazı şartları oluşmuş olmalıdır. Bu şartları şöyle sıralamak mümkündür:
Yabancı mahkeme kararı olmalı,
Karar kesinleşmiş olmalıdır. Bunun tek istisnası evlat edinme kararlarında Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda idari makamlardan verilen evlat edinme kararların da tanıyıp tenfiz edilmesi kararıdır.
Karar hukuk davasına ilişkin olmalıdır. Ayrıca ara kararlar tanınıp tenfiz edilemez.
Kararı veren yabancı ülke ile Türkiye arasında tanıma tenfize ilişkin anlaşma olmalıdır. Türk mahkeme kararları da o ülkede tanınıp tenfiz edilebilmelidir.
Kararın Türk münhasır yetkisini aşmayan bir konuda verilmiş olması gerekir.
Karar Türk kamu düzenine aykırı olmamalıdır
Davacı ve davalının savunma hakkının ihlal edilmemiş olması gerekir.
Tenfiz dilekçesine,
Yabancı mahkeme ilâmının aslı veya onaylı bir örneği
İlâmın kesinleştiğini gösteren bir belge ve onaylı tercümesinin de eklenmesi gerekmektedir.
TANIMA KARARI VERİLMESİNİN KOŞULLARI
Tanımada da tenfize ilişkin açıklanan şartların sağlanması gerekmektedir. Ancak burada farklı olarak karşılıklılık (mütekabiliyet) şartı aranmamaktadır. Tanıma kararı sonrasında kesinleşmenin etkisi yabancı mahkeme nezdinde verilen karar tarihinden itibaren geçerlidir.
Maddelerle sıralarsak tanıma kararı verilmesinin koşulları şunlardır:
- Karşılıklılık aranmamaktadır.
- Yurtdışında yetkili mahkeme veya idare tarafından verilmiş bir karar olmalıdır.
- Kararın, verildiği ülke hukukuna göre usulen kesinleşmiş olması gerekmektedir.
- Kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
- Başvuru olmalıdır.
- Kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
TENFİZ KARARI VERİLMESİNİN KOŞULLARI
Tenfiz kararı verilmesinin ilk ve en önemli şartı kararı veren yabancı ülke ile Türkiye arasında mütekabiliyet olmasıdır.
Ayrıca hükmün kamu düzenine aykırı olmaması gerekmektedir.
Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması gereken karara karşı savunma hakkı olması gerekmektedir.
Son olarak da o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması şartının da sağlanması gerekir.
BOŞANMA KARARININ TANINMASI
Yurtdışında alınan boşanma kararının Türkiye’de de geçerli olması ve velayet, nafaka, tazminat gibi sonuçların ortaya çıkabilmesi için boşanma kararının Türkiye’de nüfusa işlenmesi gerekir.
Geçmişte bunu yapmanın tek yolu yabancı boşanma kararının tanınması ve tenfizi için dava açmaktı. Ancak son dönemde yapılan düzenlemelerle dava açmadan Türkiye’de boşanma işlemlerinin tamamlanmasının yolu açıldı ve işlem bir parça daha kolay hale geldi.
Boşanma kararının tanınması için öncelikle yurtdışında alınmış ve kesinleşmiş bir boşanma kararının olması gerekir. Bu kararın Türkiye’de nüfusa işlenmesi için ise;
İki eş de konsolosluğa gerekli belgeler ile başvurursa yabancı boşanma kararının Türkiye’de tanınması işlemlerini dava açmadan yaptırabiliyorlar.
Eğer eşlerden biri Türk vatandaşı değilse ve eşin kimlik veya pasaportunun kopyası varsa da Türk vatandaşı olan taraf gerekli belgelerle konsolosluğa veya Türkiye’de yetkili nüfus dairesine başvurarak yabancı boşanma kararını Türkiye’de nüfusa işletebilir.
Bu noktada konsolosluğun boşanmayı tanıyabilmesi için bazı belgelerin eksiksiz olarak verilmesi gerekmektedir. Bu belgeler şunlardır:
- Yabancı mahkeme boşanma kararı aslı
- Kararın kesinleşme şerhi
- Apostille şerhi alınması.
Ayrıca karar, kesinleşme şerhi ve Apostille’nin yurtdışında konsolosluk tasdikli yeminli tercümesi veya Türkiye’de Noter tasdikli yeminli tercümesi,
Türk vatandaşı olmayan eşin yeminli tercümeli kimlik kopyası veya pasaport kopyası,
Tüm bu olasılıklar dışında evliliğin iki tarafı da Türk’se ancak eşlerden biri konsolosluğa gitmeyip, başvuru yapmıyorsa tek çare Türkiye’de yetkili Aile Mahkemesi’nde, yabancı boşanma kararının tanınması için dava açmaktır.
Bu noktada da tanıma davası için gerekli belgeler vardır.
- Yabancı mahkeme boşanma kararı aslı
- Kararın kesinleşme şerhi
- Apostille şerhi
- Karar, kesinleşme şerhi ve Apostille’nin yurtdışında konsolosluk tasdikli yeminli tercümesi veya Türkiye’de noter tasdikli yeminli tercümesi.
VELAYET KARARININ TENFİZİ
Çocukların ya da çocuğun teslim edilmesi veya yakın ilişkilerin oluşturulabilmesi yönündeki ilamların Türkiye’de tanınması aynı şekilde icra edilebilmesine imkan vermez.
Bu durumda bu kararlara ilişkin olarak Türk mahkemeleri tarafından tenfiz işlemi yapılması gerekir.
Zira Türk mahkemelerinde velayet yalnızca anne babaya verilir. Yabancı mahkemelerde ise ortak velayet sistemi söz konusudur. Ayrıca yabancı mahkemelerde, anne baba harici diğer kan bağı bulunan kişilere de velayet hakkı verilebilen durumlar söz konusudur. Bu durum tanıma ve tenfiz süreçlerinde bir ikilik oluşturabildiği için dava süreçlerinde karışıklıklar meydana getirebilir.
Bu nedenle yabancı mahkemelerinin verdiği velayet kararları Türk mahkemeleri açısından geçerli değildir.
Geçerlilik için yabancı mahkemelerin kararlarının Türk Kanununa uygun bir şekilde düzenlenmesi sonucunda gerçekleşir. Bu da velayet kararının tenfizi ile olabilir.
Velayet kararının tenfizi için
• Yabancı mahkeme tarafından alınan kararın aslı,
• Kesinleşme Şerhi
• Apostil Şerhi
• Tüm belgelerin noter onaylı yeminli tercüman tarafından tercümesi gerekmektedir.
Bu belgeler ile tenfiz davası açılabilir.
NAFAKA KARARININ TENFİZİ
Türk hukukunda yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yardım nafakası olmak üzere 4 çeşit nafaka vardır. Tedbir nafakası boşanma davası sürerken verilen bir nafaka türü olduğu için henüz kesinleşmiş bir boşanma kararı söz konusu değildir. Dolayısıyla boşanma tanıma tenfiz davasına tedbir nafakası konu edilemez.
Aynı şekilde yardım nafakası da boşanmanın tenfizi davasında görülmez. Ancak eşe verilen yoksulluk nafakası ve çocuğa – çocuklara verilen iştirak nafakası türleri boşanmanın tenfizi ile Türkiye’de geçerlilik kazandırılabilecek kararlardır.
Tenfiz işleminden sonra nafaka kararı Türkiye’de icra edilebilir nitelik kazanır.
TAZMİNAT KARARININ TENFİZİ
Türk boşanma hukukunda boşanma dolayısıyla maddi ve manevi tazminat hükümleri vardır.
Öyle ki zaman zaman davlarda ciddi tazminat miktarları söz konusu olur.
Eğer yabancı mahkeme ilamı da doğrudan boşanmaya bağlı tazminat hükmü içeriyorsa boşanmanın tenfizi davası ile bunun Türkiye’de geçerliliği sağlanabilir.
MAL PAYLAŞIMI KARARININ TENFİZİ
Türk boşanma hukukunda mal paylaşımı ancak ve ancak boşanma davasından sonra yapılacak bir işlemdir. Bununla ilgili olarak boşanma kararı kesinleşmeden önce açılan davalarda mal paylaşımı bekletici mesele yapılır. Ancak nihayetinde boşanma ile doğrudan ilişkili bir konudur.
Bu nedenle Türk mahkemeleri nezdinde açılan boşanma tanıma tenfiz davasında mal paylaşımı tenfize konu edilebilir. Bunun icra edilebilirliği bakımından malların Türkiye’de olması önem taşır. Tenfiz sonrasında malların paylaşımı Türk icra hukuku kurallarına göre gerçekleştirilir.
TANIMA VE TENFİZ DAVASI YARGILAMA USULÜ
Tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne göre görülecektir (MÖHUK m. 55/1). Yabancı mahkeme kararının tanınması talebi, Türk mahkemelerinde derdest olan bir davada da ileri sürülebilir ve bu ihtimalde asıl yargılamanın tabi olduğu usule göre tanıma işlemi yapılacaktır (MÖHUK m. 58). Ancak burada önemle belirtilmesi gereken husus her ne kadar tanıma talebi Türk mahkemelerinde derdest olan bir dava içinde istenebilse bile, tenfiz talebi mutlaka açılacak ayrı bir dava ile yapılmalıdır. Yargıtay 2002 yılında verdiği bir kararında tanıma talebinin karşı dava açmak suretiyle de istenebileceğini ifade etmiştir.
Türk hukukunda basit yargılama usulü HMK m. 316 vd. yer alan hükümlerle düzenlenmiştir. Bu yargılama usulüne göre davanın tarafları dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu belirtmeli; ellerinde bulunan bu delilleri dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan açıklamalara dilekçelerinde yer vermek zorundadır (HMK m. 318).
BOŞANMA TANIMA TENFİZ DAVASI NEREDE AÇILIR?
Tanıma tenfiz davaları asliye mahkemelerinde açılır ancak boşanma tanıma tenfiz davası aile mahkemelerinde açılmaktadır. Yetkili mahkeme ise; davalının Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesidir. Eğer davalının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa bu sefer Türkiye’de sakin olduğu yer, bu da yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde bu dava açılacaktır.
NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNDE BOŞANMANIN TANINMASI
Boşanmanın tanınması işlemi sadece dava yoluyla olmaz. İşlem nüfus müdürlüğüne yapılacak bir başvuruyla da yapılabilir. Bu yolun en önemli şartı ise eşlerin başvuruyu birlikte yapmasıdır.
Eşlerden sadece biri başvuru yaparsa nüfus müdürlüğünde boşanmanın tanınması gerçekleşmez.
Oysaki taraflar birlikte gittiği zaman mahkemece kurulmuş bir tanıma hükmü var gibi Türkiye’de boşanmanın tanınması sağlanır. Ancak nüfus müdürlüğünde boşanmanın sadece tanınması gerçekleştirilebilir, boşanmanın tenfizi işlemi yapılamaz.
Bu da demektir ki nafaka, velayet, mal paylaşımı, tazminat gibi boşanmanın sonuçları nüfus müdürlüğü aracılığıyla tenfiz ettirilemez. Ancak Nüfus müdürlüğü velayete ilişkin olarak aile mahkemesinde ihbarda bulunarak çocuğun velayeti ile ilgili bir karar verilmesini isteyebilir.
BOŞANMA TANIMA TENFİZ İÇİN GEREKLİ BELGELER
Yabancı mahkeme ilamının kendisi, kesinleşme şerhi, bunların yabancı mahkemece onaylanmış suretleri ve noter onaylı tercümelerinin yanı sıra davacının kimliği ve fotokopisi de dosyada olmalıdır. Eğer dava avukat vekaleti ile açılıyorsa vekaletname gereklidir.
Bu evrakların onaylanma işlemi de apostil şerhi konularak sağlanır.
TANIMA VE TENFİZ DAVALARI HANGİ ALANLARDA GÖRÜLÜR?
Tanıma ve tenfiz davaları en çok aile hukukunda, boşanma davalarının Türkiye’de hüküm doğurması amacıyla açılırken, yurtdışında görülmüş alacak davalarının da Türkiye’de sonuç doğurması için de açılabilir
Ancak genel olarak bu davalar velayet, nafaka veya tazminat gibi boşanma ve ilgili konularda açılmaktadır.
TANIMA VE TENFİZ DAVALARI NE KADAR SÜRMEKTEDİR?
Tanıma ve tenfiz davaları niteliği itibariyle teknik davalardır. Bu davalarda tanık dinletilemez, keşif yapılmaz, bilirkişi incelemesi zorunlu olmadığı müddetçe yoktur. Bu davalarda yargılama konusu yabancı mahkeme kararının tanıma ya da tenfiz koşullarını taşıyıp taşımadığı konusunun incelenmesi ile sınırlıdır. Tanıma ve tenfiz davalarında zaman alan, davanın uzamasına sebebiyet veren durum genellikle davalıya yapılan tebligatlardır. Dava dilekçesinin, duruşma tarihinin ve yargılama sonucunda verilen kararın davalıya tebliği zorunludur. Davalı yurt dışında yaşıyorsa ve veya Türk vatandaşı değil ve yabacı ülke vatandaşıysa süreç uzayabilir.
Yurt dışı tebligatlarda asgari 4 ay tebligatın yapılması süresi vardır. Bu süre de göz önüne alındığında davalar ortalama, en az asgari 6 ay ile 1 yıl arası sürebilir.
Bu süreyi kısaltmak ise tamamen tarafların elindedir. Bunun yolu ya davalının, dava ve duruşmalara katılmasının sağlanması olmakla birlikte davalının kendisini bir avukat ile temsil ettirmesi de süreci kısaltır. Öyle ki her iki tarafın da bir avukatı varsa dosyada eksiklik de yoksa birkaç gün içinde bile sonuçlanabilir.
TANIMANIN İPTALİ DAVASI VE İSPAT
Tanımanın iptali davasında ispat yükü davacıdadır. Medeni Kanun’un 299/I maddesi uyarınca “Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.”
Bu hükümle getirilen ispat yükü, iptal davasının tanıyan dışındaki diğer kişiler tarafından açılmış olması halinde geçeridir. İptal davasını açan kişi tanımanın gerçeği yansıtmadığını ortaya koymalıdır. Tanıyanın baba olmadığının ispatlanması, tanıyan ile ana arasında bir cinsel ilişkinin bulunmadığı, çocuğun bu cinsel ilişkinin ürünü olmadığının ispatlanması ile gerçekleştirilebilir.
Kan testi, DNA testi de ispat için kullanılabilen yollardır.
Kanunun 299/II. Maddesine göre ise, “Ana veya çocuk tarafından tanıyanın gerçek baba olmadığı iddiasıyla açılmış olan iptal davasında ispat yükü, ancak tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.”
Bu durumda tanıyanın davacı ana ile cinsel ilişkide bulunduklarına ilişkin delilleri, onun gerçek baba olabileceği hakkında bir tür adi karine oluşturacak, bunun üzerine ana ve çocuk her türlü delille bu karineyi çürütme yoluna gidecektir. Tanıyan, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı deliller getirebilirse, ispat yükü davacıya geçecektir.
Mesela, ana ve çocuk ispatlanmış cinsel ilişki ile çocuğun doğumu arasında illiyet bağı bulunmadığını, çünkü babanın çocuk yapma kabiliyetinden yoksun olduğunu ispat edebilirler.
TANIMA VE TENFİZ YARGITAY KARARLARI
Tanıma ve tenfiz konusunda Yargıtay’ın aldığı kararlar emsal karar olarak literatüre girmiştir. Bu kararlardan biri de Tanımanın iptali davasında ispat ve usul hakkında verilen karardır.
Tanımanın İptali Davasında İspat ve Usul
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/5511 Esas, 2021/4230 Karar sayılı 24.05.2021 tarihli kararı şu şekildedir:
“Kamu düzeni ile yakından ilgili olan tanımanın iptali davalarında, Türk Medeni Kanunu’nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 292/1. maddesinde, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ve ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde hâkimin incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar vereceği hükmü bağlandığından, mahkemece söz konusu hüküm çerçevesinde tanımanın iptali iddiası ile ilgili olarak davaya konu her iki çocuk yönünden DNA araştırması yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
TANIMA VE TENFİZ DİLEKÇE ÖRNEKLERİ
Boşanmanın tanınması veya tenfizi davasında dilekçenin usul kuralları, şekil şartları ve içeriği çok önemlidir. Çünkü Türk yargılama hukukunda süreç büyük oranda dilekçeler üzerinden yürür. Dilekçeye yabancı mahkeme ilamının özetinin eklenmesi unutulmamalıdır. Tanıma ve tenfizi istenen kısım özellikle belirtilmelidir.
Boşanma tanıma tenfiz dilekçe aşamasında mutlaka avukat yardımı alınmalıdır.
BİZE ULAŞIN
Tanıma ve tenfiz davalarında hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk kuralları geçerli olduğundan bir avukat ile ilerlenmesi davaların daha kısa sürede sona ermesi açısından önemlidir. Usul açısından hatalar yapılmaması, tebligatların zamanında ve doğru yapılması gibi noktalara dikkat eden avukat aylar sürecek bir davanın birkaç gün içinde tamamlanmasını sağlayabilir. Nafaka, mal paylaşımı ya da tazminat kararını tenfizinde hak kayıplarını önüne geçebilir. Velayet kararının tanınmasında da müvekkilinin hakkının korunmasını sağlayabilir.
Tüm bu nedenlerle tanım ve tenfiz davalarında bir avukatın teknik destek ve yardımını almak taraflar açısından en doğru hareket olacaktır.
SIKÇA SORULAN SORULAR:
Tanıma ve tenfiz davası kime karşı açılır?
Tanıma tenfiz davaları tarafı olmayan davalardan sanılsa da bu doğru değildir. Yabancı mahkeme tarafından verilen kararın tanınmasını isteyen kişi, yabancı mahkemede kararın diğer muhatabını da davalı göstererek dava açabilir.
Tanıma ve tenfiz davası ne kadar sürer?
Tanıma ve tenfiz davalarında süreyi uzatan unsur, davalı yurtdışındaysa ona yapılacak tebligattır. Tebligat için 4 ay gibi bir süre verilmiştir. Bu nedenle davalar da ortalama 6 ay- 1yıl arasında sürebilir ancak davalının duruşmalara katılması sağlanırsa ve davalı kendisini bir avukat ile temsil ettirirse süreç çok kısalabilir. Hatta birkaç gün içinde sonuca ulaşılır.
Tanıma ve tenfiz davası nasıl açılır?
Davayı açacak kişi aile mahkemesine tanıma ve tenfiz istemli dilekçesini vererek davayı başlatabilir.
Tanıma davası nerede açılır?
Tanıma ve tenfiz davası Aile Mahkemesi’nde açılır. Yetkili mahkeme ise davayı açacak olan kişinin ikametgahıdır.
Boşanma kararı için tanıma mı tenfiz mi?
Yabancı bir ülke mahkemesinde boşanılırken, mahkeme boşanmanın yanında ayrıca velayete, nafakaya, tazminata ilişkin karar da vermişse bu takdirde açılacak dava “tanıma davası” değil “tenfiz davası” söz konusu olur.
Sadece boşanma söz konusu ise tanıma davası yeterlidir.
Vasiyetnamenin Tenfizi ne demek?
Miras bırakan ölümünden önce vasiyetname yaparak bir kimseye mirasından belli bir alacak, hak veya başka bir şey talep etme yetkisi verebilir. Bu kişi “Vasiyet alacaklısı” olarak adlandırılır. Böylesi bir durumda bu kişi vasiyetnamenin tenfizini isteyebilir.
Vasiyetnamenin tenfizi davasının açılabilmesi için öncelikle lehine belli bir alacak ya da hak bırakılan birisi olmalıdır. Vasiyet alacaklısı olan kişi mirasçı değildir.
Vasiyetin tenfizi davası için; vasiyet bırakan kişinin tüm yasal mirasçıları ve atanmış mirasçılarına karşı açılabilir. Vasiyetname tenfizi, vasiyet alacaklısı tarafından istenen bir durumdur.
Vasiyet alacaklısı mirasçılık belgelerinin verilmesi ve vasiyetnamenin açılmasından sonra vasiyetnamede adına vaat edilen hakkın veya alacağın kendisine devredilmesi için talepte bulunmak zorundadır. Vasiyet alacaklısı vasiyetnamenin açılması ve kendisinin vasiyet alacaklısı olduğunu öğrendikten hemen sonra vasiyetnamenin tenfizi davasını açabilir.