Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Velayet Değiştirme | Av. Gülçin Acartürk

Velayet değiştirme davası; boşanan ama çocuk ya da çocuklarının velayetini alamayan eş tarafından, velayeti elinde bulunduran tarafa karşı açılan bir dava türüdür. Dava aile mahkemesinde açılırken davayı açan taraf velayeti elinde bulunduran tarafın çocuğa gerektiği gibi bakamadığı tezinden hareket eder.
Ancak bu davanın açılabilmesi için belli şartların oluşması gerekmektedir.
Bu yazımızda boşanma davalarının en önemli konularından biri olan velayetin el değiştirilmesi konusundaki ayrıntıları ele alacağız.

VELAYET DEĞİŞTİRME

Sürdürdükleri evlilik birliğini boşanma ile resmen sonlandıran çiftler arasındaki en önemli konu çocuk ya da çocukların velayetidir. Çiftler çocukların boşanma sonrasındaki bakımlarını da düşünmek zorundadır. Bu aşamada ortaya velayet konusu çıkmaktadır.
Türk hukukunda çocuk genel olarak annenin bakımına en çok muhtaç olduğu yaşlar olarak kabul edilen 6-7 yaşına kadar anneye verilmektedir. Bu durumun istisnaları olduğu gibi velayeti alamayan tarafın dava açarak velayeti almak istediği durumlar da yaşanmaktadır.
Velayet değiştirme davasının ayrıntılarına geçmeden önce velayet nedir sorusunu yanıtlamamı gerekir.

Velayet Nedir?

Velayet, ergin olmayanların yani 18 yaşından küçük olanların ve bazı durumlarda (özürlü olmak gibi) ise reşit kişilerin, kişiliklerinin, mallarının korunması ve onların temsili için Medeni Kanun’un anne ve babaya yüklediği ödev ve hakların tümüne verilen isimdir.
Velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayeti alan anne ya da baba bu görevlerin hepsini yerine getirmekle yükümlüdür.

Velayet Hakkı Kimlere Verilir?

Cevaplanması gereken diğer soru velayet hakkının kime verildiğidir.
Çocuğun velayet hakkı kanunla anne babaya verilmiştir.
Medeni Kanun’un 335. Maddesi velayet hakkını düzenleyen maddedir. Madde şöyledir: ”Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.”
Anne ve babanın vefat etmesi halinde ise çocuğun yararı ve menfaatine göre çocuğa vasi atanır.
Boşanma durumunda vekaletin kime verileceği ise hakimin tasarrufundadır ancak çocukların annenin bakımına en çok muhtaç olduğu yaşlar olarak kabul edilen 6-7 yaşına kadar anneye verilmektedir. 8 yaşından itibaren ise çocuğun idrak yaşı başlamaktadır. Davada onun da görüşü bu yaş itibari ile alınır.

VELAYET DEĞİŞTİRME DAVASI

Şimdi velayet davası açılıp, çocuk ya da çocukların velayetinin eşlerden birine verildiğini düşünelim. Bu durumdan hoşnut olmayan ve velayetin kendisinde olması gerektiğini düşünen taraf velayeti almak için yollar deneyecektir. Bu yolların yasal olanı velayet değiştirme davası açmaktır.
Velayetin olmadığı taraf çocuğun velayetini üstlenmek istediğinde dava açar.

VELAYET DEĞİŞTİRME DAVASI NASIL AÇILIR?

Velayetin değişmesini zorunlu kılan durumlar ve çocuğun menfaatinin olması durumunda açılan bu dava için aile mahkemesine “velayet değiştirme dava dilekçesi“ verilmesi ile açılır. Dilekçede velayetin değiştirilmesi istemi sebepleri ile birlikte belirtilir.
Dava aile mahkemesinde açılır. Aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde görevli olan mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Davalının yerleşim yeri mahkemesi ise yetkili mahkemedir.
Velayetin değiştirilmesi davasında, davacının kendi oturduğu yerde de dava açabilme hakkı da bulunmaktadır.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI ŞARTLARI

Velayetin değiştirilmesi davasının açılabilmesi için bazı şartların ortaya çıkması gerekmektedir.
Medeni Kanun’un 183’üncü maddesi velayetin değiştirilmesi davasının şartlarını “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi” olarak sıralamıştır.

  • Yeniden evlenme ile çocuğun bakımı, menfaati olumsuz yönde etkileniyorsa,
  • Ebeveyn başka bir yere giderek, çocuğunu terk edip bakımını ihmal ediyorsa velayet değişikliği istenebilir.
  • Ölüm gibi durumlarda hakim kendiliğinden ya da anne veya babanın talebi üzerine gerekli önlemleri alır.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİNİN SEBEPLERİ

Velayet değiştirme davası için farklı sebepler de vardır. Velayet hakkını almak isteyen eş, velayet hakkı sahibinin çocuğu ihmal ettiğini, tehlikeli bir duruma soktuğunu, ruhsal gelişiminde olumsuzluklar olduğunu, çocukla ilgilenmediğini ileri sürerek velayet hakkının kendisine geçmesini isteyebilir.
Ayrıca örneğin velayet sahibi tarafın diğer tarafla çocuğun kişisel ilişki kurmasını engellemesi, velayetin kötüye kullanılması, çocuğun menfaati için velayetinin değiştirilmesinin gerekmesi dava açma sebepleri arasındadır.
Hakim velayet değiştirme davasında karar verirken sadece çocuğun üstün menfaatine göre karar verir.
Velayetin değiştirilmesi sebepleri varsa bile çocuğun menfaati velayetin değiştirilmesini gerektirmiyorsa hakim tarafından ret kararı verilebilir.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI VE İŞTİRAK NAFAKASI

Medeni Kanun’un 182/2 maddesi gereğince velayetin verilmediği eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine kendi imkanları ve ekonomik gücü oranında katılmak zorundadır. Dolayısıyla velayet değişikliği ile beraber iştirak nafakası talebinde de bulunulabilir.
İştirak nafakası çocuğun giderlerine katılma nafakasıdır. Bu giderler, çocuğun eğitim, yiyecek, barınma ve sağlık giderleridir.
Nafakayı çocuğun velayeti kendisinde olan taraf yani çocuğa bakan kişi, vasi, kayyım ya da temyiz kudreti olan çocuk kendisi talep edebilir.
Nafakanın belirlenmesi sırasında çocuğun yaşı, eğitim durumu, kendi gelir olup olmadığı, günün ekonomik koşulları gibi kriterler göz önüne alınır.
İştirak nafakası çocuğun reşit olması, evlenmesi, ya da mahkeme kararıyla ergin kılınması ile son bulur.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Velayetin değiştirilmesi ile ilgili olarak Yargıtay’ın pek çok örnek kararı bulunmaktadır. Bu kararlar emsal teşkil ederek yeni davalarda göz önüne alınmaktadır.
Örnek kararlardan birini fikir vermesi açısından buraya alıyoruz:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2044 esas sayılı 06.02. 2019 tarihli kararı şöyledir:
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ: Aile Mahkemesi

Taraflar arasında görülen “velayetin değiştirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 10. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.03.2015 tarih ve 2014/937 E., 2015/196 K. sayılı karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.10.2015 tarih ve 2015/15784 E., 2015/17699 K. sayılı kararı ile;
“… 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı annenin tüm, davacı babanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Velayet düzenlemesi yapıldığında çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK.md.l82). Velayet davasının tabii sonucu olan bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekir. Velayeti değiştirilen çocuk için hükmedilen nafakalar ayrı bir dava olmadığına göre, bu nafakalar nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, velayetin değiştirilmesi istemine yöneliktir.
Davacı, davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocukların velayet hakkının davalı babaya verildiğini, davalının velayet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek müşterek çocukların velayetlerinin babadan alınarak anneye verilmesine, küçükler için 750,00 şer TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasında davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, idrak çağında olan ortak çocuk 13.08.2000 doğumlu …’in kendi isteği ve uzman raporu dikkate alınarak davalı babada olan velayetinin değiştirilerek davacı anneye verilmesine, 07.11.2003 doğumlu Serpil’in ise babası ile bir probleminin olmaması, mevcut düzeninin bozulmasını istememesi ve davalı babanın velayet hakkını kötüye kullanması ile ilgili bir ihlalinin de olmaması nedeni ile adı geçen çocuk hakkında velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, dava tarihinden bu yana fiilen davacı anne yanında kalan ve velayeti davacı anneye verilen ortak çocuk Nezehat için 400,00TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilerek ortak çocuklardan Serpil yönünden ise nafaka isteğinin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan sebeple bozulmuştur.
Yerel mahkemece HGK’nın 2008/2-539 E., 2008/559 K. ve 24.09.2008 tarihli kararında belirtildiği üzere eğer bir boşanma davası söz konusu değil ise ancak talep hâlinde nafakaya hükmedileceği, bozma kararının velayet değişikliği davalarında resen uygulanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle aynı dilekçede istenmiş olsa bile velayetin değiştirilmesi davası ile birlikte istenen iştirak nafakasının velayetin eki niteliğinde bir istek olmadığı, ayrı bir davanın konusunu oluşturan ve ayrıca peşin harç alınmasını gerektiren bir istek olduğu, bozma kararında mahkemece iştirak nafakası isteği yönünden ayrıca peşin harç alınmasına ilişkin hususta bir bozma da yapılmadığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı (baba) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, velayetin değiştirilmesine konu davada müşterek çocuklar için istenilen iştirak nafakası talebinin bağımsız bir talep olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre iştirak nafakası talebinin kabulü nedeniyle davalı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Geçici önlemler” başlıklı 169. maddesi:
“Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.” hükmünü içermektedir.
Bu madde gereğince alınacak geçici önlemlerden birisi nafaka olup, hâkim yargılama sırasında talebe bağlı olmaksızın eş ve çocuk için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmeder. Boşanma kararının kesinleşmesi ile bu nafakalar koşulları var ise kadın için yoksulluk nafakası, çocuk için ise iştirak nafakası olarak devam eder.
Bu noktada uyuşmazlığın çözümü için iştirak nafakası kavramının üzerinde durulması gerekmektedir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, TMK’nın 185 maddesinin 2. fıkrası uyarınca “eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen” göstermekle yükümlüdürler.”
Buradan hareketle, velayetin değiştirilmesi sonucu çocuğun kişiliğinin ve mallarının korunması, yine çocuğun temsili konusunda Kanunun ana ve babaya yüklediği görevler ve haklar kendisine velayet verilen ana ya da babaya geçmektedir.
İşte iştirak nafakası, boşanma, ayrılık veya evlenmenin butlanına karar verildikten sonra velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakımı ve eğitim giderleri için mali gücü oranında yaptığı katkıdır. Nitekim bu husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 182/2. maddesinde “Velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır” şeklinde ifade edilmiştir.
İştirak nafakası velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Bilindiği üzere ferî talepler asıl talebin sonuca bağlıdır. Diğer bir ifade ile iştirak nafakası eğer bir boşanma davasında velayete tabi çocuklar var ise, boşanma kararının varlığına, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılan velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda ise velayet talebinin kabulüne bağlı olup velayet hakkı kendisine verilen ana ya da baba yararına hükmedilecektir. Dolayısıyla velayet ve iştirak nafakası talebi arasında bir öncelik ya da sonralık ilişkisi bulunmayıp aslilik ve ferîlik ilişkisi söz konusudur. Ferî talebin asıl talepten bağımsız olarak istenmesi mümkün olmadığına göre velayetin değiştirilmesine konu bir davada da değiştirme talebinin reddi halinde çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmeyecektir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenledir ki hâkim talep bulunmasa dahi kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.
İştirak nafakası ile ilgili diğer yasal düzenlemelerin incelenmesine gelince;
Şöyle ki; TMK’nın 330. maddesine göre; “İştirak nafakası çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri; diğer bir ifade ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek belirlenir”.
Bunun yanında iştirak nafakası miktarının yeniden belirlenmesi de mümkündür.
Nitekim TMK’nun “Durumun değişmesi” başlıklı 331.maddesi;
“Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır” hükmünü içermektedir.
Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere hâkim ana baba veya çocuğun durumlarının değişmesine bağlı olarak iştirak nafakasının miktarını artırabilir, azaltabilir veya kaldırabilir. Görüldüğü üzere, boşanmanın çocuklarla ilgili sonuçlarından biri olan ve çocuğun korunması amaçlayan iştirak nafakasına hükmedilmesi için talep aranmamasına karşın, 4721 sayılı TMK’nın 331. maddesinde nafakanın miktarı ile ilgili değişiklikler veya nafakanın sona ermesi için talep gerektiği vurgulanmıştır.
Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde velayet düzenlemeleri ve bunun tabii sonucu olan iştirak nafakası istemlerinde amaç küçüğün menfaatinin korunması olduğundan “açıkça nafaka istemiyorum” şeklinde bir beyanın varlığı dışında hâkimin kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmesi gerekir. İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta mahkemece ayrı harç alınması da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava konusu hâline getirmeyecektir.
Önemle belirtilmelidir ki, kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferîsi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunu kabul etmek usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi, iştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunu beklemek çocuk yönünden haklarına geç ulaşması sonucunu doğuracak, küçüğün hakkına geç kavuşması ise kamu vicdanının yaralanmasına sebebiyet verecektir.
Diğer yandan, eğer bağımsız olarak açılan iştirak nafakasının artırılması ya da azaltılmasına yönelik bir dava söz konusu ise; dava konusu münhasıran “nafaka” olduğundan, davanın açılması için ayrı bir harç alınması gerektiği gibi dava sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesi uyarınca yargılama giderleri de kabul- ret oranına göre hükmedilmelidir.
Açıklanan sebeplerle mahkemece velayetin değiştirilmesine konu davada velayeti değiştirilen çocuk için hükmedilen velayet düzenlenmesine yönelik davaların ferisi niteliğinde olan iştirak nafakası nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde değildir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, somut olayda velayetin değiştirilmesi ve müşterek çocuklar yararına iştirak nafakası talep edildiği, bu durumda davaların yığılmasının söz konusu olduğu, her iki talebin de ayrı ayrı dava edilme imkânı varken tek davada istenmesi durumunda tek bir vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmetmenin doğru olmadığı, söz konusu taleplerin ayrı davaların konusunu oluşturduğu, bu sebeple direnme kararının yerinde olduğu ve onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
O hâlde, aynı hususlara işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.01.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASINDA SÜRE

Velayeti değiştirilmesi davası, boşanma davalarının kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra açılır.
Velayet davalarının daha hızlı bir şekilde sonuçlanabilmesi için belirlenmiş olan süre ise 90 gün olarak hesaplanmıştır

VELAYET DAVASI DİLEKÇE ÖRNEKLERİ

Velayet davanızda bir avukattan yardım ve destek almayacaksanız dilekçenizi kendiniz doldurmak zorunda kalabilirsiniz.
Bu aşamada internette bolca bulabileceğiniz velayet davası dilekçe örneklerini incelemenizi ve dilekçeyi ondan sonra doldurmanızı tavsiye ederiz.
Dilekçede öncelikle davanın açılacağı hakimliğin adının olması gerekmektedir.
Daha sonra ise sırayla,
• Davalının adı- TC kimlik numarası,
• Davalının adı- TC kimlik numarası
• Dava konusu- Çocuk/ların velayeti hakkında karar verilmesi/velayetin değiştirilmesi talebi.
• Açıklamalar
• Hukuki nedenler
• Deliller
• Sonuç ve istem bulunmalıdır.

SÜREÇ NASIL İLERLİYOR?

Velayet değiştirme davasında, dilekçeler aşaması yazılı yargılama usulünden daha kısa sürmektedir. Dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden oluşmaktadır. Dilekçe aşamasının tamamlanmasından sonra hakim, duruşma yaparak dosya üzerinden karar verecek ise duruşma gününü tayin eder. Dosya süreci kısa süreceğinden dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde belirtilen belgelerin dilekçe ekinde sunulması gerekmektedir.
Mahkeme, delillerin toplanmasından sonra karara varacaktır. Deliller de toplandıysa en fazla iki duruşma yapılmaktadır. Hakim kararını çocuğun üstün yararını düşünerek verir. Çocuğun hangi ebeveynde kalması onun yararına olacaksa karar da o yönde olur.
Bu noktada çocuğun idrak yaşı da önemlidir. 8 yaşından sonra çocuğun “idrak yaşı” oluştuğu için mahkeme çocuğun da fikrini alır. Karar çocuğun da isteğine göre şekillenir.

İSTANBUL VELAYET DAVASI AVUKATLIK HİZMETİ

İstanbul velayet davası avukatlık hizmetleri ile açılacak davada çocuğunuzun velayetini alma konusunda bir adım önde olmak elinizde.
İstanbul’da deneyimli ve konusunda uzmanlaşmış aile avukatını velayet konusunda da size yardımcı olması için bulmak isteyebilirsiniz.
Son yıllarda İstanbul gibi büyük kentlerde, evliliklerin olduğu kadar boşanmaların da artması bu süreçte velayetin eşler arasında büyük bir sorun olarak yaşanması neticesinde işinin uzmanı deneyimli avukatlara olan ihtiyaç da artmıştır.
İstanbul aile avukatı, ihtiyacınız olması halinde velayet değişimi davalarında uzmanlığını sizin için kullanacaktır.

HUKUKİ DANIŞMANLIK

Hukuki danışmanlık velayetin değiştirilmesi davalarında oldukça önemlidir. Dava sürecinde bir avukat tutmak istemeyen kişiler, hukuki danışmanlık hizmeti alırlarsa nerede, ne zaman, ne yapmaları gerektiğini daha kolay kavrarlar.
Velayet davasının aşamaları gibi konularda, konusunun uzmanı bir avukattan alınacak hukuki danışmanlık, çocuğunun velayetini almak isteyen tarafın haklarını bilmesi açısından önemlidir.
Hukuki danışman olarak avukat, mevcut durumun analizini yapıp, olasılıkları değerlendirip, olası sonuçlarıyla ilgili danışana bilgi verir. Yani hukuki danışmanlık öncelikle mağduriyeti önleyici bir hizmettir. Danışan kişi, sorunu ile ilgili en doğru bilgi ve çözüm yolu hakkında bilgi sahibi olur.
Öncelikle yol gösterici olan danışman, dava söz konusu olacaksa bu sefer avukat olarak danışanının yanındadır.

VELAYET DAVASI AVUKAT ÜCRETLERİ

Velayet davalarında avukata ödenecek ücret tamamen müvekkil ile avukat arasındaki anlaşmaya bağlıdır.
Yasa gereği avukatlar “Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi”nin altında bir ücrette anlaşamazlar.
Avukatlar için bu davalarda üst sınır yoktur. Tamamen davanın niteliğine ve avukat-müvekkil arasındaki anlaşmaya bağlı bir durumdur.

BİZE ULAŞIN

Aile hukuku alanında ve velayet davalarınızda her türlü sorununuzda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Sorununuzun gerçekçi bir değerlendirmesi ve çözüm yolları için bize başvurabilirsiniz.

Yorum yaz

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Gizlilik Politikası