Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

YOKSULLUK NAFAKASI NEDİR, ŞARTLARI NELERDİR? | KİMLER ALABİLİR?

 Yoksulluk nafakası, nafaka nedir sorusunun tam karşılığıdır ve evliliğin boşanma ile sonuçlanması nedeniyle yoksulluğa düşecek eş’e bağlanan nafaka türüdür.
En çok bilinen ve en çok bağlanan nafaka türüdür dersek de yanlış bir tez ileri sürmüş olmayız.
Bu nafakayı genelde kadınlar almasına rağmen istisnai durumlarda erkeklerin aldığı olmaktadır ve alınabilmesi için belli şartların oluşması gerekir.
Öte yandan her boşanan kadın ya da erkeğin nafaka alacağı da yüzde 100 garanti değildir.
Bu yazımızda yoksulluk nafakası nedir, kimler alabilir, kimler alamaz, şartları nelerdir gibi önemli soruların yanıtlarını vereceğiz.

YOKSULLUK NAFAKASI NEDİR?

Yoksulluk nafakasının ayrıntılarına girmeden önce kavram olarak nafakanın ne olduğuna bakmak gerekir.

Nafaka sözlük anlamına göre; “Bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık”tır.

Geçimlik, geçinmek için gerekli olan iaşe anlamını da taşıyan nafaka ile ilgili düzenlemeler Medeni Kanun’da yapılmıştır.

Kanuna göre ise boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken para olarak tanımlanabilir.

Kanun nafakayı kimin ödeyeceği, ne kadar ödeyeceği, ödenme süresi ve şekli ayrıntıları ile, tartışmaya gerek kalmayacak şekilde belirtmiştir.

Yoksulluk nafakası Medeni Kanun’un 175. Maddesinde düzenlenmiştir. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafın diğer taraftan mali gücü oranında isteyebileceği nafakadır.

Bu noktada “Yoksulluğa düşmek” nedir ona da bakmak gerekir ki konu kanunda net bir şekilde açıklanmamıştır ama Yargıtay’ın verdiği emsal kararda yoksulluk şöyle tanımlanmıştır: “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanlar.”

YOKSULLUK NAFAKASI HANGİ HALLERDE VE NASIL TALEP EDİLEBİLİR?

Yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için en önemli şart, öncelikle bir boşanma kararı olması, sonrasında ise boşanma nedeniyle yoksulluğa düşülmesidir. Yani geçimini sağlamakta zora düşmelidir. Kendi kazandığı ve çalışması geçimi için yetmemelidir. İstemde bulunan kişinin böyle bir tehlikesi yoksa nafaka talep etse de alması zordur. Eğer, örneğin yoksulluk nafakası talep eden asgari ücretle çalışıyorsa bu nafaka almasını önünde engel değildir. Bu durum nafaka miktarı tespit edilirken göz önüne alınan bir durumdur.

Öte yandan yoksulluk nafakasına hakim re’sen karar veremez. Nafaka alacaklısının mutlaka talep etmesi gerekir. Nafaka boşanma davasında talep edilebildiği gibi Türk Medeni Kanunu’nun 178. Maddesine göre evliliğin boşanma ile sona erdiren mahkeme kararının kesinleşmesinden sonraki bir yıl içinde de açılabilir. Bu dava nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

Şahsa bağlı bir hak olan nafakadan önceden vazgeçilmesi ya da feragat edilmesi kesin hüküm oluşturmaz.

BOŞANMA DAVASINDA BELİRLENEN TARAF KUSURUNUN YOKSULLUK NAFAKASINA ETKİSİ

Öncelikle belirtmek gerekir ki; nafaka alacaklısının/ talep edenin kusurunun nafaka yükümlüsünden daha ağır olmaması gerekir.
Burada eşit kusur ya da daha az kusur söz konusu olmalıdır.

Kanun maddesi bunu “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz” şeklinde düzenlemiştir.

Mahkeme/ hakim, tarafların eşit kusurlu olması ya da nafaka borçlusunun hiç kusurunun olmaması durumunda bile yoksulluk nafakasına karar verebilir. Burada önemli olan ayrıntı nafakayı talep eden tarafın kusur oranıdır.

Yoksulluk nafakası talep eden taraf, diğer taraftan daha ağır kusurlu ise nafaka talebi reddedilir. Eğer eşit kusur ya da daha kusur söz konusu ise talep kabul görebilir.

YOKSULLUK NAFAKASININ SÜRESİ NEDİR?

Yoksulluk süresinin süresi yoktur yani süresizdir. Ancak kaldırıldığı urumlar vardır. Bu durumlar da Medeni Kanun’un 176. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilmiştir.

Madde şöyledir: İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Öte yandan son yıllarda “Süresiz nafaka”nın haksızlık olduğu söylemleri nedeniyle bir düzenleme yapılması da gündeme gelmiştir. Yeni düzenlemeyle yoksulluk nafakasının evlilik süresine göre ödenmesi planlanıyor.

Düzenleme ile 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 5 yılın altındaki evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde ise 12 yıl nafaka ödenmesi gündeme getirildi. Süre sonunda nafaka alan eşin maddi olumsuzlukları devam ediyorsa ‘ara süre’ uygulanacak ve 2-3 yıl daha nafaka alabilecek şeklindeki düzenleme henüz yasalaşmadığı için hayata geçmiş değildir.

YOKSULLUK NAFAKASI ALACAKLARINDA ZAMANAŞIMI NEDİR?

Nafaka eğer boşanma davasında talep edilmemişse boşanmadan sonra açılacak nafaka davasında 1 yıllık hak düşürücü süre vardır. Eğer boşanma davasından sonra 1 yıl içinde dava yoluyla yoksulluk nafakası talep edilmezse bu hak kaybolur.

Öte yandan mahkemenin verdiği ilamlar genel kural gereği 10 yıllık zamanaşımına tabi olur. 10 yıl içerisinde icrası gerçekleşmeyen mahkeme ilamları geçersiz olur. Ancak nafaka istisnadır.

Herhangi bir süre sınırı olmaksızın uygulanabilir. Bununla beraber her türlü alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu hak düşürücü süre nafaka alacağı için de geçerlidir.
Nafaka alacağı icra takibine alınmışsa geçmişe dönük 10 senelik alacak tahsil edilebilir.

YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI

Yoksulluk nafakasını kaldırıldığı durumlar için belirli şartlar yerine gelmiş olmalıdır.
Bu şartlardan ilki nafaka alacaklısının evlenmesidir. Bu durumda dava açılmasına bile gerek yoktur. Nafakayı alanın evlenmesi durumunda nafaka kendiliğinden kalkmaktadır.
Nafaka borçlusunun ölümü de nafakayı kaldıran durumlardan biridir.

Keza nafaka alacaklısının ölümü de yoksulluk nafakasını ortadan kaldıran bir durumdur.

Söz konusu bu durumlar nafakanın kendiliğinden kalktığı durumlardır. Bu durumlara ek olarak nafakanın kaldırılması için dava açılması gereken durumlar da vardır. Bu durumlar şöyledir:

Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın başka biriyle fiilen evliymiş gibi yaşaması
Nafaka alacaklısı, evli olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşıyorsa nafaka borçlusu mahkemeye başvurarak bunu talep edebilir ve mahkeme kararı ile nafaka kaldırabilir.

Nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi
Nafaka borçlusu, nafaka alacaklısının yoksulluk halinin ortadan kalktığı iddiasından hareketle, nafaka ödemesini gerektirecek bir sebep kalmadığını ileri sürebilir ve nafakanın ortadan kalkmasını talep edebilir. Yoksulluk halinin ortadan kalkması durumuna nafaka alanın işe girmesi, düzenli bir gelirinin olması örnek gösterilebilir.

Aynı şekilde nafaka borçlusu, nafaka ödediği kişinin haysiyetsiz bir yaşam sürdüğünü ileri sürüp mahkemede nafakanın sona erdirilmesini isteyebilir. Ancak akılda tutulması gereken nokta; mahkeme kararını ancak başka bir mahkeme kararı kaldırabildiğidir. Nafaka da mahkeme kararıyla bağlanır. Ancak mahkeme kararıyla ortadan kalkabilir.

YOKSULLUK NAFAKASININ ÖDENMEMESİ HALİNDE NAFAKA ALACAKLISININ HAKLARI

Yoksulluk nafakasının ödenmemesi halinde nafaka alacaklısının belli hakları vardır.
Öncelikle cebri icra yolu ile alacağın takibi yapılır ve icra dairesi kanalıyla alacak tahsil edilir.

Nafaka alacağının icra takibinde nafaka alacağı için maaş haczi yapılabilir. Bu durumda belli bir oran sınırı söz konusu değildir ve maaştan alacağın tamamı kesilebilir. Bu durum emekli maaşı için de geçerlidir.

Öte yandan ödenmeyen güncel nafaka alacakları için şikayet yolu da tercih edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda nafaka yükümlüsüne ceza yargılaması söz konusu olmadan tazyik hapsi söz konusu olur. Bu cezada üst sınır 3 aydır. Bu süre içerisinde borcun ödenmesi durumunda tazyik hapsi hükmü düşer ve ceza sona erer.

Geçmişe dönük nafaka alacağı içinse icra takibinde 10 yıllık genel zamanaşımı kuralı uygulanır.

BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞI

Boşanmış ve nafaka ödemesine karar verilen bir kişi, gerek maddi durumunun elvermemesi gerekse de karşı tarafı zor duruma düşürme, uğraştırma amaçlı olarak nafakayı ödemeyebilir.

Bu durumda geriye dönük alacaklar toplamı oluşur. Bu toplama brikmiş nafaka denir ki bu toplu miktarın da mutlaka ödenmesi gerekir.
Bu durumda icra takibi ile tahsil yoluna gidilebilir.
Bu borçlarda 10 yıllık zaman aşımı söz konusudur.

NAFAKA MİKTARI NASIL BELİRLENİR?

Davalarda nafaka miktarının belirlenmesi tamamen tarafların sosyo ekonomik şartları göz önüne alınır. Aylık kazanç gayrimenkul varlıkları vb. araştırılarak karar verilir, bu nedenle her davada farklı rakamlar ortaya çıkar. Asgari ücretle çalışan söz konusu bile olsa, bu, göz önüne alınarak bir afaka ödenmesine karar verilebilir.

Öte yandan bu konuda hakimin de söz hakkı vardır

Halk arasında maaşın dörtte bir ya da yarısı nafaka olarak verilir gibi söylemler vardır ancak bu sadece bir söylemdir geçerliliği yoktur.
Burada kural nafakayı ödeyeni zorlamayacak bir miktarın belirlenmesidir.

NAFAKA MİKTARININ ARTTIRILMASI

Ödenen nafaka sabit bir rakam değildir. Enflasyon, TEFE, TÜFE gibi endekslere göre artırılabilir.

Ayrıca nafaka alacaklısı, nafakayı ödeyenin maddi durumundaki düzelmeye göre artış talebinde bulunabilir. Masrafların artışı vs gibi etkenler nafakanın artırılmasında etkilidir.

Kiranın, çocuğun okul masraflarını artışı vs. gibi.

SÜRESİZ NAFAKA VE SÜRELİ NAFAKA

Türk hukukunda şu anda süresiz nafaka söz konusudur. Ancak günümüzde nafaka borçlusunun biten evliliği yüzünden ömür boyu cezalandırıldığı düşüncesi son yıllarda çok sık bir şekilde dile getirilmektedir. Bu nedenle süreli nafaka gündeme getirilmiş, bunun için gerekli düzenlemeleri içeren bit yasa tasarısı üzerinde çalışılmaya başlanmıştır.

HANGİ DURUMLARDA NAFAKA ÖDENMEZ

Her boşanma davası sonrasında nafaka ödenmez. Belli durumlarda mahkeme nafaka ödenmesine gerek yok kararı verebilir.

  • Ortada maddi zorluk yoksa,
  • Ağır kusurlu olan taraf nafaka istediyse
  • Nafaka alacaklısının kendi isteğiyle işten ayrılması durumunda
  • Ortada zorluk çekmeyecek kadar aylık gelir varsa,
  • Nafaka talep eden tarafın emekli maaşı ya da kira geliri varsa,
  • Kadın, yeni bir evlilik yaptıysa ya da biriyle evlilik hayatı yaşıyorsa,
  • Nafaka talep edilen tarafın düzenli bir işi ya da geliri yoksa nafaka ödenmesi söz konusu değildir.

YOKSULLUK NAFAKASI DAVASI YARGITAY KARARLARI

Çalışmayan Erkek de Yoksulluk Nafakası Ödemelidir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2020/ 1070 sayılı kararı şöyledir: İlk derece mahkemesince, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, bölge adliye mahkemesince, davalı erkeğin kendisini yoksulluktan kurtaracak derecede düzenli ve sürekli geliri bulunmadığı, bu haliyle erkeğin, kadına yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü tutulamayacağı gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Erkeğin sürekli ve düzenli gelirinin olmaması onu yoksulluk nafakası ile sorumlu olmaktan kurtarmaz. Erkeğin sosyal ve ekonomik durumu yoksulluk nafakasının reddi veya kabulünde değil, yoksulluk nafakasının miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir unsurdur. İlk derece mahkemesince yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacı kadının lokantada çalıştığı, aylık 700 TL geliri olduğu, 350 TL kira ödediği bildirilmiş olup, bölge adliye mahkemesince 29.09.2019 tarihinde yapılan araştırmada Türkiye İş Kurumu bünyesinde meslek edindirme kursiyeri olup 2019 yılının 8. ayında kaydının sona erdiği anlaşılmaktadır. Boşanmaya sebep olan olaylarda erkek tam kusurlu olup çalışmasına engel bir durumunun olmadığı, kadının da sürekli ve düzenli geliri olmadığına göre, davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Davacı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, bu yön gözetilmeden isteğin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Maddi Geliri Olan Kadın Yoksulluk Nafakası İsteyebilir mi?

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı karşı davacı kadının mevcut gelirinin onu yoksulluktan kurtarmaya elverişli olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle yoksulluk nafakası hakkında genel açıklama yapılmasında yarar vardır. Yoksulluk nafakası; boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni

Kanunu’nun (TMK) 175. maddesinde:
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddede geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus yargısal uygulamada kurallara bağlanmıştır.

Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/2-656 E., 688 K.; 16.05.2007 gün ve 2007/2-275 E., 275 K.; 11.03.2009 gün ve 2009/2-73-118 sayılı kararlarında; “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere, yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır. Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir.

Yargıtay’ın yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.1998 gün ve 1998/2-656 E., 688 K.; 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158 E., 1185 K; 01.08.2002 gün ve 2002/2-397 E., 339 K.; 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E., 95 K.; 16.05.2007 gün ve 2007/2-275E., 275 K.; 11.03.2009 gün ve 2009/2-73 E, 118 K.; 13.05.2009 gün ve 2009/3-165 E., 186 K.; 04.05.2011 gün ve 2011/2-155 E., 2011/278 K. sayılı kararları).
Ne var ki, asgari ücret seviyesinde gelir elde edilmesi yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değilse de bu durumun nafaka miktarının tespitinde esas alınacağı da unutulmamalıdır.

Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu noktasında Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler incelendiğinde ise; davacı karşı davalı erkeğin devlet memuru olarak 1.500.00 TL aylık gelirle, davalı karşı davacı kadının ise bir kargo şirketinde asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Belirtildiği üzere asgari ücretle çalışılıyor olması, tek başına yoksulluk nafakasının istenmesini engelleyen bir durum değildir. Ancak bu durum nafaka miktarının değerlendirilmesinde dikkate alınacak bir olgudur. Böylelikle, olayda TMK.nun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasının takdiri için gerekli “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olma” ve “kusuru daha ağır olmama” koşullarının davalı karşı davacı kadın yararına gerçekleştiği anlaşılmaktadır (Yargıtay HGK – Karar : 2018/503).

İki Eş de Asgari Ücretle Çalışıyorsa Yoksulluk Nafakası İstenemez

Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Mahkemece, davalı kadının sigortalı bir işte çalışmasının yoksulluk nafakası verilmesine engel olmayacağı gerekçesiyle, davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmuş ise de; toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı kadının özel bir şirkette muhasebeci olarak çalıştığı ve asgari ücret seviyesinde düzenli gelirinin bulunduğu, buna karşılık davalı erkeğin de özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı ve asgari ücret aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşullarının davacı kadın yararına gerçekleşmediği, tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğu, düzenli ve sürekli geliri bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği sabittir. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar:2016/10813).

Ağır Kusurlu Eşe Yoksulluk Nafakası Verilemez

Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı dayalı (kadın)’ın ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez ( md. 175). Bu yön nazara alınmadan davacı-karşı davalı (kadın) yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 2.HD – Karar: 2014/24491).

Bir başka erkekle evli olmaksızın birlikte yaşayan kadın yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmadığı halde yoksulluk nafakası ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 169 . maddesi koşulları oluşmadığı halde tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay 2. HD – Karar: 2014/14938).

Terk Nedenine Dayanan Boşanma Davası ve Yoksulluk Nafakası

Terk hukuki sebebine dayalı boşanma davası kabul edildiği taktirde, kusur tamamen haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeyen tarafa ait olur. Mahkemece davacı-karşı davalı kocanın terk hukuksal sebebine dayalı boşanma davası kabul edilip, davalı davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması (TMK. m.166/1) sebebine dayalı karşı boşanma davası reddedildiğine göre; tam kusurlu davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmeyeceği (TMK.md.175) gözetilmeden, isteğin reddi yerine davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. HD – Karar: 2014/494).

Boşanma Davasının Tahkikat Aşamasında Yoksulluk Nafakası Talebi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesinde “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise, ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez; iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.

Davalı kadın önceki aşamalarda yoksulluk nafakası talep etmemiş; ancak tahkikat aşamasında 500 TL nafaka istemiştir. Davacı erkek talep sonucunun genişletilmesine açık muvafakat bildirmediği gibi, davalı tarafından bu konuda yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. (HMK m. 141). Bu sebeple yoksulluk nafakası talebi hakkında ”karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilecek yerde yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 2. HD – Karar: 2017

Boşanma Davasının Kesinleşmesinden Sonra Yoksulluk Nafakası Davası Açılması

Dava; tarafların Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/239 esas ve 2013/71 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma davasında talep olmadığından yoksulluk nafakası hükmedilmediğini, evlilik birliğinin sona ermesinde davalının tam kusurlu olduğunu, davalının maddi durumnun iyi olduğunu belirterek, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere (Aile Mahkemesi’nin 2014/112 esas ve 2014/275 karar sayılı boşanma davası ile mükerrer ödemeye yol açmak kaydıyla) her ay 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK’nun 175/1 maddesinde “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” hükmü, aynı yasanın 178. maddesinde de “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesi üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmü getirilmiştir.

Somut olayda tarafların Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/239 Esas ve 2013/71 Karar sayılı ve 11.02.2013 tarihli kararı ile boşandıkları, boşanma kararının 11.02.2014 tarihinde kesinleştiği, işbu yoksulluk nafakası davasının ise 02.01.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Yoksulluk nafakası için bağımsız olarak dava açılabilmesinin ön koşulu; taraflar arasındaki boşanma davasının kesinleşmiş olmasıdır. Dava bağımsız açılmış yoksulluk nafakası istemi olduğuna ve taraflar arasındaki boşanma davası kesinleşmeden işbu dava açıldığına göre istemine kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi – Karar:2017/3735).

İş Göremezlik Aylığı Alan Kadının Yoksulluk Nafakası Talebi

Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Taraflar hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre davacı kadının ev hanımı olduğunun belirtilmesine rağmen adli yardım talebi için istenen belgeler arasında bulunan Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan belgede davacı kadının sigortalı çalışmadığının belirtildiği, ancak belge üzerine el yazısı ile iş göremezlik aylığı aldığının not olarak düşüldüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davacı kadının sosyal ve ekonomik durumunun yeniden usulünce araştırılması, Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alıp almadığı, alıyorsa miktarı sorulmak suretiyle boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar: 2017/7014).

 SÜREÇ NASIL İLERLİYOR?

Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte istenebileceği gibi, boşanma davası sona erdikten sonra açılacak bir başka dava ile de istenebilir. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yoksulluk nafakası davasının açılması gerekir.

İSTANBUL YOKSULLUK NAFAKASI AVUKATLIK HİZMETİ

Son derece geniş kapsamlı olan ve bazen İcra iflas hukuku, miras hukuku gibi farklı hukuk dallarının uzmanlığını da isteyen yoksulluk nafakası davalarınız için İstanbul’da deneyimli ve konusunda uzmanlaşmış boşanma avukatı bulmak isteyebilirsiniz.

Son yıllarda İstanbul gibi büyük kentlerde, evliliklerin olduğu kadar boşanmaların da artması ve nafaka konusunun da boşanmalarda ciddi anlamda sorun haline gelmesi nedeniyle deneyimli avukatlara duyulan ihtiyaç da artmıştır.

İstanbul yoksulluk nafakası avukatlık hizmeti alarak hem davanın daha kısa sürmesini hem de hak kayıplarının önlenmesini sağlayabilirsiniz.

BİZE ULAŞIN

Aile hukuku alanında ve yoksulluk nafakası davalarınızda, her türlü sorununuzda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Sorununuzun gerçekçi bir değerlendirmesi ve çözüm yolları için bize başvurabilirsiniz.
Sizden bir telefon kadar uzağız.
Arayın haklarınız koruyalım.

Sıkça Sorulan Sorular:

Erkek hangi hallerde nafaka ödemez?

Erkek kadının boşanmadaki kusuru kendisinden ağırsa nafaka ödemez ama başka nafaka ödememe sebepleri de vardır. Bu sebepleri kadının yeniden evlenmesi, maddi yoksunluğun sona ermesi, taraflardan birinin vefatı, nafaka alan tarafın evlilik dışı beraberlik yaşaması ve haysiyetsiz bir yaşantı sürmesi olarak sayabiliriz.

Kadın boşanma davası açarsa nafaka talep edebilir mi?
Kadının nafaka talep etmesi konusunda önemli olan davayı kimin açtığı değildir. Davayı kadın da açsa erkek de açsa kadın nafaka talep etme hakkına sahiptir.

Eşinden ayrılan kadınların hakları nelerdir?
Eşinden ayrılan kadının pek hakkı vardır. Bunlar, tazminat, ortak yaşanılan evin özgülenmesi, ayrı yaşam hakkı, çocuğun teslim edilmesini isteme hakkı, ziynet eşyası alacağı hakkı, mal rejiminden kaynaklanan haklar (Mal paylaşımı) aile konutu şerhi konulmasını isteme hakkı, kendi eşyalarını talep etme hakkı, çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı, çocuğun velayeti talep etme hakkı, kadın ve çocuk için tedbir nafakası hakkı, iştirak nafakası hakkı ve yoksulluk nafakası hakkı olarak sayılabilir.

Boşanma davası açan kadın nafaka alabilir mi?
Boşanma davasında nafaka konusu davayı kimin açtığı ile ilgili bir konu değildir. Davayı kadın açsa da nafaka talep edebilir ve hakimin değerlendirmesine göre alabilir ya da alamaz. Alabilmesi için boşanmadan kaynaklı bir yoksulluğa düşmesi ve kusurunun olmaması ya da karşı taraftan daha az olması gereklidir.

Yorum yaz

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Gizlilik Politikası