Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

BABALIK DAVASI NEDİR, NASIL AÇILIR? | KİMLER BABALIK DAVASINI AÇABİLİR?

Babalık davası nedir sorusu spesifik bir sorudur ve bu soruyu çocukları evlilik birliği içinde doğmamış ebeveynler sorar. Anne ya da baba olduğu iddia edilen kişinin cevabını aradığı bu soru aslında en çok da çocuk açısından önemlidir. Çünkü cevabın verilmesi ile birlikte açılan dava çocuğa bir baba ve soy isim ve devamında mirasçılık hakkı kazandırır.

Bu davayı adından dolayı baba olduğu sanılan ya da iddia edilen kişi açıyormuş gibi algılansa da aslında öyle değildir.

Davanın ona rağmen açıldığı durumlar bile yaşanırken, davacılar anne ve çocuk veya çocuğa atanmış kayyımdır.

BABALIK DAVASI NEDİR?

Babalık davası, evlilik birliği içinde doğmamış bir çocuğun, babası ile soy bağının kurulması için açılan bir dava türüdür. Daha kısa ve anlaşılır şekliyle “babanın çocuğu nüfusuna alması” için açılan davadır.

Soy bağının tespiti için açılan davalar arasında yer alır ancak babanın çocuğu tanıması değildir. Tanıma bambaşka bir davanın konusudur. Babalık tanıma davası, çocuk ile baba arasındaki soy bağının, hukuk yoluyla kurulmasıdır. Bu davada babanın rızası vardır ancak babalık davasında babanın rızası söz konusu değildir. Anne veya çocuğun dayatması ile bu dava açılır ve sonucu istenir.

Babalık hükmü olarak da adlandırılır.

Konu Türk Medeni Kanunu’nun 301. Maddesi ve devam maddelerinde düzenlenmiştir.
Babalık davası sonucunda verilen karar yenilik doğurucu bir karardır. Bu karar ile çocuk ve baba arasında, geriye doğru da geçerli olmak üzer soy bağı kurulmuş olur.

Artık evlilik dışı ilişkiden doğan çocuk ve baba arasında, evlilik içinde doğan çocuk ve baba arasındaki soy bağı geçerli olur.

Anne burada çocuğunun babasının soy adını alarak ve mirasından da pay almasını isterken, erkek tarafının bu iddiaları reddettiği durumla yaşanır.

Dava sonunda delillerin de ışığında ve hakimin kararına göre babalık davası ya kabul edilir ve çocuk ile baba arasında soy bağı kurulur. Ya da dava reddedilir.

NEDENLERİ

Babalık davası açma nedenleri arasında ilk olarak tabii ki çocuk ile babası arasında soy bağının kurulması isteği gelir.

Bu sayede çocuk babanın nüfusuna girecek, soy adını alacak ve mirasçısı olacaktır.

Öte yandan bu davanın açılmasının sosyolojik nedenleri de vardır.
Türkiye’de “Babasız” çocuk doğurmak ya da büyütmek toplumsal açıdan çok da hoş karşılanır bir durum değildir. Anne de çocuğu bu durumla karşı karşıya bırakmamak için babalık davası açarak çocuğun yasal olarak bir babası olmasını sağlamayı amaçlar.

Dava sonunda çocuğun gerçek ve genetik babası belli olur. Bu da çocuğun en azından toplum nezdinde saygınlığını sağlar.

TARAFLARI KİMLERDİR?

Babalık davası nedir kadar çok sorulan bir diğer soru da bu davanın taraflarını kimler olduğudur.

Bu davada taraflar davayı açma hakkı olan anne ve çocuk ile davalı olan babadır. Baba ölmüş ise dava mirasçılarına karşı açılacağı için onlar da davanın tarafı konumundadır.

Diğer taraftan miras hukuku kuralları çerçevesinde ölenin hiç mirasçısının bulunmadığı durumlarda Devlet bu kişiye mirasçı olur. Buna göre eğer babanın mirasçısı yoksa babalık davasının hazineye karşı açılabileceği kabul edilmektedir.

Bu durumda hazine de davanın taraflarından biri olmaktadır.

Kimler Bu Davayı Açabilir?

Bu davayı anne, çocuk ve çocuk küçükse kayyım açabilir. Anne ile çocuk birlikte dava açabilecekleri gibi ayrı ayrı da dava açabilirler.

Anne ve çocuğun ayrı açtığı davalar birbirini etkilemez.

ANNE TARAFINDAN AÇILAN DAVA SÜRECİ

Anne babalık davasını doğumdan önce ya da sonra açabilir. Bu tamamen kendi inisiyatifine kalmış bir durumdur. Ancak doğumdan sonra dava açabilmesi için gereken bir süre vardır.

Çocuk doğduktan sonra anne davayı en geç bir yıl içinde açmalıdır.

Dava için Aile mahkemesine, yaşanılan yerde aile mahkemesi yoksa asliye hukuk mahkemesine başvurulur.

Babalığın tespiti istemli dilekçe ile dava açılır.

BABA TARAFINDAN AÇILAN DAVA SÜRECİ

Babalık davası baba olan ya da olduğu iddia edilen kişi tarafından açılabilen bir dava değildir.

Babaya, babalık davası açma yetkisinin verilmemiş olmasının nedeni, babanın kanuni açıdan bir yararının bulunmamasıdır.

Babanın, soybağını kurmaya yönelik olarak atacağı adım, tanımadır.

Tanıma gereken şartların varlığı mevcut olduğu takdirde babanın tek taraflı olarak ileri sürmesi ile gerçekleşir.

ÇOCUK TARAFINDAN AÇILAN DAVA SÜRECİ

Anne dışında babalık davasını açma hakkı bulunan diğer kişi de çocuktur. Çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içinde dava açılmalıdır. Çocuğa atanan kayyım doğumdan itibaren 1 yıl içinde babalık davası açmak üzere mahkemeye başvurabilir. Doğumdan sonra kayyım atanmamışsa çocuğun 18 yaşına girdikten itibaren 1 yıl içinde babalık davası açma hakkı saklı tutulmuştur.

Diğer taraftan, çocuğun başka bir erkekle soybağı bulunuyorsa, öncelikle bu soybağının reddi gerçekleştirilmelidir. Ret gerçekleştikten sonraki bir sene içinde babalık davası açılmalıdır.

Çocuk babalığın tespiti istemli dilekçe ile dava açabilir.

Dava açıldıktan sonra, hakim deliller ve kendi değerlendirmesi ışığında davanın kabulüne karar verebileceği gibi reddi yönünde de karar verebilir.

Yargıtay genel olarak çocuğun ölümünden sonra bu davanın mirasçıları tarafından açılamayacağına hükmetmektedir. Ancak açılan dava sırasında ölen çocuğun mirasçılarının davaya devam edebileceği kabul edilmektedir. Çünkü babalık davası konusuz kalacak bir dava değil, gerçeğin ortaya çıkmasını konu edinen bir davadır.

BABALIK DAVASI ŞARTLARI

Babalık davasını açmak için belli bazı şartların var olması gerekir.

Dava için ilk şart, çocuğu doğuran annenin belli olmasıdır. Yargıtay’ın görüşü de aynı doğrultudadır

İkinci şart ise, çocuk ile başka bir erkek arasında soybağının kurulmamış olmasıdır. Evli bir kadın, başkasından olduğunu ileri sürdüğü çocuk için dava açamaz. Zira o çocuk ile eşi arasında soy bağı kurulmuştur. Ki zaten Medeni Kanun’a göre çocuk anne ile evli olan babaya bağlıdır.

Davayı açabilmenin son şartı ise ihbar yükümlülüğün yerine getirilmiş olmasıdır. Davayı açacak olan tarafın durumu Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye ihbar etmesi gerekmektedir.

Bu zorunluluk TMK’nın 301 maddesinin 3. fıkrasında,
“Cumhuriyet savcısına ve hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir” şeklinde belirtilmiştir.

Davanın ihbarı zorunluluğu hususunda Yargıtay bir kararında; “Babalık davasında, dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. İşin kamu düzenini de ilgilendirdiği dikkate alınarak

Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye de ihbar edileceği kuralı getirilmiştir. İhbar zorunluluğuna uymamak bozmayı gerektirir.” şeklinde belirtmiştir.

Ayrıca davanın babalık davasının kabul edilebilmesi için bu davayı açmaya yetkisi olan kişilerce açılmış olmalı ve davalı olarak da TMK m. 301 hükmünde belirlenen kişiler gösterilmelidir. Bu da baba ya da baba ölmüşse mirasçılarıdır.

Dava hak düşürücü süre içerisinde açılmalıdır.

Son olarak dava görevli ve yetkili mahkemede açılmalıdır.

DAVA NASIL AÇILIR?

Babalık davalarında öncelikle ihbar kuralı vardır. Davayı savcılık açmışsa hazineye, anne açmışsa kayyıma, kayyım açmışsa anneye ihbar yapılır.

Davalı babanın kendisi, eğer bu kişi hayatını kaybetmişse mirasçısı konumundaki soyları olmaktadır.

Davaların aile mahkemelerinde açılmaktadır. Çocuğun doğumunun gerçekleştiği ikamet yeri ya da davalı şahsın ikamet yerini dikkate alarak dava açılmalıdır.

Bu noktalara dikkat ederek Aile mahkemesine verilecek babalık hükmü kurulması talebini içeren dilekçe ile dava açılmış olur.

NE ZAMAN AÇILMALIDIR?

Babalık davası nedir kadar çok sorulan bir diğer sorunun cevabına geldi sıra. Dava ne zaman açılmalıdır?

Dava, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.

Öte yandan önceden bu davayı çocuk reşit olduktan sonra 1 yıl içerisinde açmak zorunda idi.

Ancak bu süre Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E. 2010/71, K.: 2011/143 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. Yani çocuk babalık davasını zaman sınırı olmadan istediği zaman açabilmektedir. Bu sayede miras ve sair hakların alınması bakımından davanın açılması mümkün olmuştur.

YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?

Babalık davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Eğer davanın açılacağı yerde Aile Mahkemesi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesinde de dava açılabilir.

Yetkili mahkeme ise Türk Medeni Kanunu’nun 283. maddesine göre taraflardan birinin dava anındaki veya çocuğun doğumu anındaki yerleşim yeri mahkemesidir.

Tarafların Türkiye’de yerleşim yerlerinin bulunmaması halinde davanın açılacağı yer Milletlerarası Özel Hukuk kapsamında belirlenecektir.

MÖHUK’a kanuna göre babalık davasının yabancı ülkede açılmadığı veya açılamadığı durumda, Türkiye’deki yetkili mahkemede, bunun bulunmaması halinde kişinin sakini olduğu yerde, bunun da olmaması durumunda kişinin son yerleşim yerinde, bu da yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemeleri davaya bakmakla yetkili hale gelir.

İSPAT ARACI NEDİR?

Babalık davası nedir sorusuna eklenebilecek önemli bir soruyu daha cevaplamaya geldi sıra.
Soru “Babalık nasıl ispatlanır” bunun ispat aracı nedir? sorusu.

Cevaba gelirsek…

Davalının, çocuğun doğumundan önceki üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Her iki halde de hakim babalık hükmü kuracaktır. Ancak davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder ve babalık hükmü kurulmaz.

Bu noktada ispat aracı devreye girer. Cinsel ilişki her türlü delille ispat edilebilir.

Ancak babalık davasında hakimin resen araştırma yükümlülüğü vardır. Hakim tarafların talebi üzerine veya kendiliğinden DNA testi yapılmasına karar verilebilir. DNA testi güvenilirlik açısından bu davadaki en önemli ispat aracıdır. Bu nedenle yargılamanın doğru sonuca ulaşabilmesi için hakim test yapılmasına karar vermemiş olsa bile sizin davacı ya da davalı iddiasını kanıtlamak üzere DNA testi talep edebilir.

DNA TESTİ YAPTIRMAK ZORUNLU MUDUR?

Detaylı açıklamaya geçmeden önce DNA testi yaptırmak zorunlu mudur? Sorusuna kısa ama net bir cevap verelim: Hakim test isterse bu isteğine uyulması gerekmektedir.
Şimdi daha detaylı cevaba geçelim.

Hakim babalık davasında davalının baba olduğu yönünde ciddi işaretlerin var olup olmadığına bakar.

Hamile kalma döneminde davalı ile çocuğun anası arasında yaşanan bir cinsel ilişkinin var olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. Bununla ilgili deliller incelenir, varsa tanıklar dinlenir.
Eğer ortada davalının baba olduğuna dair önemli bir şüphe varsa hakim DNA testi isteyebilir. Bu test babalık konusunda yüzde 100’e yakın bir sonuç vermektedir. Genetik inceleme ile annenin “Baba” iddiası, babanın ise “değilim” tezi kolayca ortadan kaldırılabilir.
DNA testi isteyen hakimin bu isteğine uyulması gerekmektedir. Zira, DNA testi için gereken kan ve doku örneklerini vermekten kaçınan bir davalı varsa, bu davalının aleyhine kabul edilir. Ve davacının davası kabul edilir.

Medeni Kanun’un 284’üncü maddesinin 2. fıkrasına göre “Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.”

DNA testi hakim açısından bilirkişi raporu niteliği taşıdığı için çok önemlidir ve davanın seyri ile sonucunu değiştirecek kesinliği verir.

BABALIK KARİNESİ

Karine sözlük anlamı olarak “ipucu- belirti” anlamına gelmektedir.
Burada babalık karinesi dendiğinde de babalık belirtisi anlamında kullanılmaktadır.

Evlilik birliği içerisinde doğan çocuğun babası karine olarak koca kabul edilir. Bununla beraber boşanmadan itibaren geçen 300 günlük süre içerisinde doğan çocuğun babası da söz konusu eski koca olarak kabul edilir.

Babalık davasında da davalı erkeğin, çocuğun doğum tarihinden önceki 300 güne kadarki süre ile 180 güne kadarki süre arasında anne ile cinsi münasebette bulunmuş olması babalığa karine olarak kabul edilecektir.

Bununla beraber bu sürelere bağlı kalmaksızın gebe kalma zamanında ana ile erkeğin cinsel ilişkide bulunduğunun ispatı da babalık bakımından karine teşkil eder. Ancak belirttiğimiz üzere bu karinelerin ispatı mümkündür. Örneğin erkeğin, çocuk yapma yeteneğinden yoksun olduğunu ispatlaması durumunda bu karine çürütülmüş olur.

ÇOCUĞUN TANINMASI

Çocuğun tanınması babalık davasının tersine erkeğin kendi rızası ile ortaya çıkan bir durumdur.

Tanıma; babanın, nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvurarak resmi senette ya da vasiyetnamede çocuğun kendisinden olduğunu beyan etmesidir.

Medeni Kanun’a göre çocuğun ana yönünden nesebi, doğumla kendiliğinden olur. Ancak baba yönünden nesebin kendiliğinden kurulması için, çocuğun evlilik birliği içerisinde ya da evliliğin sona ermesinden itibaren 300 gün içerisinde doğmuş olması gerekir.

Bunun dışında çocuğun babası ile olan nesep bağı; doğum, evlilik dışında meydana gelmekle beraber ana babanın sonradan evlenmesi, tanıma veya hakim kararı ile kurulur. Evlat edinme ile nesep bağı hem anne hem baba açısından kurulur.

Baba yönünden tanıma ise, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.

Resmi yollarla yapılan tanıma için ayrıca dava da açılabilir. Bu davayı tanıyan kişi açabileceği gibi tanınanın annesi, tanınan çocuk, çocuğun kayyumu veya vasisi, çocuk ölmüş ise mirasçıları da açabilir.

TANIMADAN DÖNMEK MÜMKÜN MÜDÜR?

Tanımadan dönmek mümkündür, açılacak bir dava ile tanımanın iptali istenebilir. Ancak bunun için geçerli bir sebebi olmalıdır. Bu sebepler ise yanılma, aldatma veya korkutma olabilir. Tanıyan kişinin bu davayı açması durumunda davalı anne ve çocuk olacaktır.

Ayrıca bu davayı anne, çocuk, vefat etmesi durumunda çocuğun altsoyu, Maliye Hazinesi,

Cumhuriyet Başsavcısı da açabilir.

TANIMANIN İPTALİNİ ÇOCUK İSTEYEBİLİR Mİ?

Tanımanın iptalini baba isteyebileceği gibi anne de isteyebilir. Öte yandan çocuğun da böyle bir hakkı vardır.

Ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler.

TANIMANIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER

Tanımanın iptali davasında ilişkin hak düşürücü süreler Medeni Kanun’un 300’üncü maddesinde belirlenmiştir:

Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Bu süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.

BABALIK DAVASI İLE SOYBAĞININ KURULMASI

Babalık davası, çocuk ile babası arasında soybağının kurulmasının en önemli yollarından biridir.

Çocuk ile baba arasından soybağının kurulmasını çocuğun annesi ya da bizatihi kendisi isteyebilir.

Babanın bu davayı açma hakkı yoktur, çünkü baba bunu tanıma yoluyla gerçekleştirmektedir.
Babanın böyle bir hakkının olmama nedeni, zaten tanıma ile bu amaca ulaşabilmesidir.

Bu davada davalı olan taraf babadır. Baba ölmüşse, babanın mirasçıları taraf olarak gösterilir.

BABALIK DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER

Babalık davası, çocuk doğmadan önce de açılabilir doğduktan sonra da. Ancak annenin dava açma hakkı, çocuğun doğumdan itibaren bir yıl sonra düşer.

Bu da çocuk bir yaşını doldurduktan sonra anne dava açamaz anlamına gelmektedir.

Öte yandan çocuk ile başka birisi arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık hak düşürücü süre, bu bağın ortadan kalktığı tarihte başlar.

Ayrıca dava açılmaması için geçerli bir sebep varsa, hak düşürücü süre bu sebebin ortadan kalkığı andan itibaren başlar. Sebep ortadan kalktıktan sonra 1 ay içinde dava açılmalıdır.

BABALIK DAVASINDA ANANIN BABADAN TALEP EDEBİLECEĞİ MADDİ HAKLAR

Babalık davasında, babalık bağı kurulduysa annenin babadan talep edebileceği maddi haklar vardır.

Anne ise doğum nedeniyle uğradığı zararların tazminini isteyebilir. Bu konu babalık davası ile birlikte öne sürülebileceği gibi ayrı bir dava konusu da yapılabilir.
Annenin isteyebileceği maddi zarar kalemleri Medeni Kanun’un 304. Maddesinde şöyle sıralanmıştır:


• Doğum giderleri,
• Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
• Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.

Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.

Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.

BABALIK DAVASINDA ÇOCUĞA KAYYIM ATANMALI MIDIR?

Davada çocuğa kayyım atanmalı mıdır sorusu da en az babalık davası nedir kadar çok sorulan bir sorudur. Bu sorunun yanıtını Yargıtay vermiştir ve annenin her zaman çocuğun yararına davranmayacağı düşünülerek mutlaka çocuğa kayyım atanması gerektiğine hükmetmiştir.

Dolayısıyla annenin açtığı babalık davasında hakim, çocuğa kayyım atanması talebiyle dava açması için anneye süre verecektir. Kayyım atanana kadar da babalık davası bekletilir.

DAVAYI KABUL EDERSE NE OLUR?

Babalık davasında, baba olduğu ileri sürülen kişi bunu kabul etse bile dava sona erdirilmez.

Zira hakim babalık davasında re’sen araştırma yapar. Bu nedenle hakim araştırılması gereken hususları araştırıp, sonucuna göre karar verecektir.

BABALIK DAVASININ SONUÇLARI NELERDİR?

Babalık davasıyla verilen karar yukarıda da değindiğimiz üzere yenilik doğurucu bir karardır.

Sonuçları hem anneyi hem babası hem de çocuğu yakından ilgilendirir.

Bu sonuçlar söyle sıralanabilir:

Çocuk ile davalı arasında soybağı ilişkisi kurulmasıdır.

Çocuğun nüfus kaydı değişir. Çocuk ananın hanesinden alınıp babanın hanesine yazılır ve babanın soyadını alır. Çocuk nüfusa henüz kaydedilmemiş ise doğum tutanağı ile direkt babanın soyadı ile babanın hanesine kaydedilir.

Ananın talebi ile çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilebilir. Soybağının kurulması nedeniyle baba bakım yükümlülüğü altına girer.

ANNENİN YASAL HAKLARI

Açılacak davada annenin yasal hakları ile ilgili olarak yukarıda da kısaca bilgi verdik ancak konuyu biraz daha detaylıca anlatmak gerekir. Çünkü dava ile annenin hayatı da değişecektir.

Türk Medeni Kanunu’nun 304. Maddesi ana açısından davanın mali sonuçlarını düzenlemiştir.

Buna göre babalık hükmü kurulmasını talep eden ananın ayrıca talep hakları şu şekilde sıralanabilir:

  • Öncelikle doğum dolayısıyla yapılan doğum harcamaları istenebilir
  • Ardından ana, doğum tarihinin öncesi ve sonrasını kapsayacak şekilde 6’şar haftalık geçimi ile ilgili harcamaları isteyebilir
  • Gebelik ve doğum dolayısıyla yapılan diğer harcamalar istenebilir.
  • Çocuk ölü doğmuş olsa bile anaya ödenmek durumundadır.
  • Anne babalık davasında nafaka ve manevi tazminat talebinde bulunamaz.

ÇOCUĞUN YASAL HAKLARI

Babalık davası, davacı lehine sonuçlanırsa mahkemenin verdiği babalık hükmüyle birlikte çocuk ve baba arasındaki soybağı doğum anından itibaren kurulmuş gibi geçmişe etkili olarak sonuç doğurur.

Çocuk babasını hanesine kaydedilir, soyadını alır, ya da isteğine göre annesinin soy adı ile devam eder.

Babanın mirasçıları arasına girer.

Buna bağlı olarak çocuk eğer baba ölmüşse babaya sanki ölüm anında mirasçı olmuş gibi mirastan hak kazanır. Ancak çocuk geçmişe dönük nafaka talebinde bulunamaz. Sadece babalık hükmü kurulduğu andan itibaren iştirak nafakası talebinde bulunulabilir.

BABANIN YASAL HAKLARI

Dava ile babalık hükmü kurulacaktır. Bu, baba istemese de dava yoluyla gerçekleşir.
Bununla beraber babalık hükmü kurulduktan sonra çocuğun velayetinin kimde kalacağı konusu da hükme bağlanır. Türk Medeni Kanunu’nun 337’nci maddesine göre velayet anneye verilir. Ancak istisnalar vardır. Annenin 18 yaşından küçük olması, kısıtlanmış olması, hayatta olmaması veya velayet hakkı mahkeme kararı ile elinden alınmış olması halinde çocuğun yasal temsilcisi olarak bir vasi belirlenir ya da velayet babaya verilir.

AVUKATLIK HİZMETİ ALMAK

Babalık davalarında avukat tutmak ve davayı avukatla takip etmek zorunlu değildir.

Ancak avukatlık hizmeti almak hem davacı hem de davalı açısından önemli bir husustur.
Bir avukatın uman bilgisi ile hareket etmek ve davayı onunla birlikte yürütmek hem annenin hem çocuğun haklarının korunması açısından önemlidir. Aksi durumda hukuki hatalar yapılabilir, anne ve daha da önemlisi çocuk açısından hak kayıpları söz konusu olabilir.

Bu nedenle konusunun uzmanlı bir avukatla yola çıkmak ve avukatla birlikte davayı takip etmek davanın tüm taraflarının lehine olacaktır.

Yorum yaz

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Gizlilik Politikası