Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

İŞTİRAK NAFAKASI NEDİR, ŞARTLARI NELERDİR? | NASIL HESAPLANIR?

 

İştirak nafakasının nafaka çeşitleri arasında önemli bir yeri vardır. Çünkü bu nafaka türü, boşanan taraflarla ilgili değildir. Asıl olarak, çocuğun velayetinin bulunduğu tarafa, velayetini alamayan tarafın ödediği bir paradır. Amacı da çocuğun eğitim beslenme, barınma gibi ihtiyaçlarının giderilmesidir.

Nafakanın miktarı da zaten bu giderlere göre belirlenir.

Bu yazımızda çocuğun reşit olması, evlenmesi, ya da mahkeme kararıyla ergin kılınması ile son bulan, boşanan anne babanın çocuğuna karşı en önemli görevlerinden biri olan iştirak nafakası ile ilgili merak edilenleri detaylandıracağız. Çocuk için ne kadar nafaka bağlanır, iki cocugun nafakas ne kadar, ödenmezse ne olur, kimler talep edebilir gibi soruların yanıtlarını yazımızda bulabilirsiniz.

İŞTİRAK NAFAKASI NEDİR?

İlk cevap vermemiz gereken soru tabi ki “İştirak nafakası nedir” sorusu olacak. Zira bu nafaka türü yoksulluk ve tedbir nafakası ile birlikte boşanmalarda en çok konu olan nafaka türlerinden biridir.

Boşanma sonunda ortak çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşe ödenen nafaka türüdür. Asıl olarak çocuğun giderlerine katılma nafakasıdır. Bu giderler, çocuğun eğitim, yiyecek, barınma ve sağlık giderleridir.

Nafakanın belirlenmesi sırasında çocuğun yaşı, eğitim durumu, kendi gelir olup olmadığı, günün ekonomik koşulları gibi kriterler göz önüne alınır.

İştirak nafakasının temelinde ise anne ve babanın evliliklerinin devam edip etmemesinden bağımsız olarak ortak çocuklara bakma yükümlülükleri yatar. Yani kadın ve erkek karı koca olmaktan ziyade anne ve baba olarak görevlerini yerine getirmek zorundadır ve bu nafaka tam da bu nedenle ortaya çıkmıştır.

Bu nafaka tedbir nafakasından farklı olarak ancak boşanma gerçekleştikten sonra devreye girebilir.

KİMLER İŞTİRAK NAFAKASI TALEP EDEBİLİR?

İştirak nafakası; çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer masraflarının karşılanması amacıyla talep edilebilen bir nafaka türüdür. Bu nedenle, iştirak nafakasını öncelikle talep edebilecek kişi çocuğa fiilen bakmakla yükümlü kişidir.

Ayrıca ayırt etme gücüne sahip olan çocuk ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüğün kayyımı veya vasisi de talep etme hakkına sahiptir.

Öte yandan iştirak nafakası yükümlülüğü evlilik dışı doğan çocuklar için de geçerlidir.
Babalk davas istirak nafakas için babalık kararının kesinleşmesi gerekir. Babalık davasında babalık olasılığı kuvvetli bulunursa ödenmesine karar verilen nafaka tedbir nafakasıdır. Karar kesinleştikten sonra tedbir nafakası iştirak nafakasına döner.

Çocuğun velayeti kendisinde bulunmayan taraf, çocuğun eğitim, sağlık gibi giderlerine katılmak zorundadır. Evlilik dışı çocukta velayet hakkı annede olduğu için burada talep etme hakkı anne ve çocukta ya da vasidedir. Ancak bu konu henüz tartışmalıdır, Yargıtay emsal kararında iştirak nafakası talep edilebilmesi için baba ile çocuk arasında soybağının kurulmuş olması gerektiğine hükmederek nafakanın reddine karar vermiştir. ( Yargıtay 3.HD., E.2004/12679, K.2004/12334, T.08.11.2004)

Ayrıca iştirak nafakası boşanma sonrasında doğan çocuk için de geçerlidir.

İŞTİRAK NAFAKASI NASIL HESAPLANIR?

İştirak nafakasının ne kadar olacağı ile kesin sınırlarla belirlenmiş bir miktar yoktur. 2022 nafaka ucretleri hakimin takdirinde olduğu gibi iştirak nafakasında da ağırlıklı olarak hakimin etkisi vardır.

Nafaka belirlenirken, nafaka borçlusu ile alacaklısının maddi ve sosyal durumuna bakılır. Ayrıca nafaka ödenmesine karar verilen çocuğun barınma, eğitim, ulaşım, beslenme gibi giderleri de göz önüne alınarak ne kadar ödeneceği belirlenir. Çocuğun giyecek, dinlenme ve harçlık giderleri de nafakanın belirlenmesinde göz önüne alınan kıstaslardır.

Nafakanın belirlenmesi aşamasında bir diğer önemli husus da hakimin takdir yetkisidir. Hakim tüm diğer koşullara bakarak kendi takdir yetkisini de kullanarak rakamı belirler.

Öte yandan varsa çocuğun gelirleri de dikkate alınır ama nafakanın verilip verilmemesinde bir etkisi yoktur. Çocuğun gelirlerine başvurulması için ana ve babanın mali gücü oranında vereceği nafakanın yetersiz kalması gerekmektedir.

Diğer taraftan nafaka ödemekle yükümlü olan eşin mali gücünün olmaması durumunda yükümlülük ortadan kalkmaktadır. Ancak bunun için mali gücü ortadan kaldıran sebebin yükümlü eşin kusurundan kaynaklanmaması gerekmektedir.

İŞTİRAK NAFAKASI KAÇ YAŞINA KADAR ÖDENİR?

İştirak nafakası çocuğun reşit olmasına yani 18 yaşına kadar ödenir.

Öte yandan çocuk reşit olmasına rağmen, nafaka ödenmeye devam etmişse, Yargıtay bu ödemeleri ahlaki görevin yerine getirilmesi olarak nitelendiğinden, iadesinin talep edilmesi mümkün değildir.

Öte yandan çocuk reşit olsa da nafakanın devam ettiği bazı istisnai durumlar vardır.

Ergin Olduktan Sonra Eğitim Hayatına Devam Eden Çocuk İçin Nafaka

Çocuk ergin olduğu halde eğitimine devam ediyorsa nafaka ödemesi devam eder.
Bu durum Medeni Kanun’da kendisine şöyle yer bulmuştur.

Medeni Kanun’un 328’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.”

Ancak;
Çocuk reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa kendisi dava açarak yardım nafakası talep edebilir.

Bu da aynı maddesinin ikinci fıkrasındaki “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” maddesi ile bağlantılı bir haktır.

Ancak bu hak küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, yardım nafakası kapsamındadır.

Üniversitede Okuyan Çocuğa Nafaka Bağlanır Mı?

Üniversitede okuyan çocuğa da reşit olduğu için iştirak değil yardım nafakası bağlanır.

İŞTİRAK NAFAKASI NASIL VE NE ZAMAN ÖDENİR?

Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte ödenmeye başlayan iştirak nafakası Türk Medeni Kanun’un 330. maddesi uyarınca her ay peşin olarak ödenir.

Söz konusu hüküm gereğince nafakanın irat şeklinde ve sadece para ile ödenmesi gerektiği açıktır.

İŞTİRAK NAFAKASI HANGİ HALLERDE VE NE ZAMAN KESİLİR?

İştirak nafakasının sona erdiği durumlar birden fazladır.
Bu durumları şöyle sıralamak mümkündür:

Çocuğun ergin olması: Çocuğun ergin olmasıyla birlikte nafaka kendiliğinden sona ermektedir. Çocuğun ergin olması için ya çocuğun 18 yaşını tamamlaması ya da evlenmesi veya mahkemece ergin kılınması gerekmektedir.

Ölüm: Çocuğun ya da nafaka borçlusunun ölümü de iştirak nafakasını kesen durumlardan biridir.

Ancak, nafaka borçlusunun doğan miktarları ölmeden önce ödememesi halinde bu miktar mirasçılarından talep edilebilir.

Velayet hakkının alınması: Velayetin hakkı eğer nafakayı ödeyen kişiye geçerse, ödeme zorunluluğu da kendiliğinden ortadan kalkar.

Eşlerin tekrar evlenmeleri: Velayet hakkı sahibi eş ile nafaka yükümlüsü eşin, tekrar evlenmesi halinde nafaka sona ermektedir. Nafakanın sona ermesi için resmi evlilik şarttır. Fiilen birlikte yaşamak geçerli bir sebep değildir.

Çocuğun kendi hayatını kazanmaya başlaması: Çocuk bir işe girip kendi giderlerini karşılayacak kadar gelir elde etmeye başlarsa iştirak nafakası kalkar. Bunun için nafakayı ödeyen kişinin mahkemeye başvurması gerekmektedir.

Nafaka borçlusunun yoksullaşması: Nafaka yükümlüsünün kendi kusuru olmadan yoksulluğa düşmesi halinde, mahkeme nafakanın kaldırılmasına karar verebilir.

Nafaka alacaklısının nafakadan vazgeçmesi:
Eşler aralarında anlaşarak iştirakten vazgeçebilir ama bu vazgeçişin geçerli olabilmesi için hakimin onayı gerekir.
Öte yandan velayet sahibi eşin nafaka alacağından vazgeçmesi, daha sonra yeniden iştirak nafakası talep edemeyeceği anlamına gelmez. Maddi olarak durumu kötüleşen ve çocuğa karşı olan yükümlülüklerini kendiliğinden yerine getiremeyecek duruma gelen eş yeniden nafaka talep edebilir.

İŞTİRAK NAFAKASI ÖDENMEZSE NE OLUR?

Nafakanın ödenmemesi durumunda onaylı ilamla birlikte ilamlı icra takibi başlatılabilir. İcra takibiyle birlikte ödeme hala yapılmamışsa aynı hükümler burada da geçerlidir. Ayrıca nafaka yükümlüsü icra ceza mahkemesine üç aylık tazyik hapsi istemiyle şikayet edilebilir.

Nafaka borçlusunun menkul ya da gayrimenkul mallarının icra yolu ile satılması durumunda satış parasından nafaka alacağı öncelikle ödenir.

Geriye dönük istirak nafakas alacaklarının tahsili için emekli maaşına haciz konulabilir.
Nafaka alacağının tahsili için nafaka borçlusunun maaşına haciz konulması durumunda aylık nafaka miktarının tamamı maaştan kesilir.

Nafaka borçlusunun maaşında önceden haciz olsa bile aylık nafaka miktarı önceki hacizlerden bağımsız olarak maaştan kesilir.

Örneğin yaz tatilinde istirak nafakas çok tartışmalı konulardan biridir. Kimi zaman nafakayı ödeyen yaz tatilinde çocuğun kendi yanında olduğunu ileri sürerek ödeme yapmak istemez ancak, mahkemece belirlenmiş nafaka, yine ve ancak mahkeme kararı ile kaldırılır veya değiştirilir.

Geçici sebeplerle çocuk velayetin bulunduğu tarafın yanında değilse nafaka hakkı sona ermez.
Velayetin bulunmadığı taraf (genellikle baba) her çocuğu yanına aldığında birlikte geçirdikleri zaman için nafakadan kesinti yapacak diğer tatil dönemlerinde de aynı şey söz konusu olabilir.

NAFAKA ALACAKLARINDA ZAMANAŞIMI NEDİR?

Nafaka alacaklarında zamanaşımı 10 yıldır. Üzerinden 10 yıl geçmiş olan birikmiş nafaka alacağı zamanaşımı nedeniyle eksik borç haline gelir.

İŞTİRAK NAFAKASI DAVASI YARGITAY KARARLARI

İştirak Nafakasının Arttırılması Davası

Dava, iki çocuk için kesinleşmiş boşanma davasında hükmedilen iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. Yerel mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, iştirak nafakasının her bir çocuk için dava tarihinden itibaren aylık 600 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

TMK.’nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.

Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.

Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.

Somut olayda, davacı annenin özel bir firmada asgari ücretle çalıştığı, babasına ait evde babası, annesi ve iki çocuğu ile birlikte kaldığı, 2012 model Sedan marka otomobili olduğu; davalı babanın da emekli aylığının olduğu ancak aylığının miktarının bilinmediği, kira gelirinin olduğu, annesiyle geçici kaldığı anlaşılmıştır.

Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumlarına, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyine, nafakanın niteliği ile önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süreye göre yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarları biraz fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

O halde mahkemece yapılacak iş; çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre gözetilerek ve TMK’nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha az miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır (Yargıtay 3. HD – Karar : 2017/10742).

İştirak Nafakasının Yardım Nafakasına Dönmesi Şartları

Davacılar, davalı babaları ile dava dışı annelerinin Aile Mahkemesi’nin 2006/49 E.-2006/543 K. Sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu karar gereğince davalı babanın 100’er TL iştirak nafakası ödemekte olduğunu, ancak kendilerinin 18 yaşının doldurmuş ve halen eğitimlerine devam ediyor olmaları sebebi ile bu nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, 100’er TL iştirak nafakanın aylık 500’er TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, “dava tarihinden itibaren davacıların her birine 300,00 er TL nafaka bağlanmasına”, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/2) kendiliğinden son bulur. Ergin olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine dair olduğu açıktır. Buna göre mahkemece, davaya konu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir (Yargıtay 3.HD – 2017/944 Karar).

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren davacının bakım (iştirak) nafakasının aylık 120 TL artırılarak aylık 480 TL’ye çıkartılmasına ve her ay davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve her yıl enflasyon oranındaki artış oranına göre davalı tarafından artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Somut olayda; davacı, dilekçesinde daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuş ise de davacı dava tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş olup talep ettiği nafaka, ilk defa talep edilen “yardım nafakası” niteliğindedir. Mahkemece hükümde daha evvel hükmedilen nafakanın arttırılmasına yönelik karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir. Temyiz olunan kararın hükmün 1.bendinde yer alan “Davacının davasının kısmen kabulü ile dava tarihi 11/12/2015 tarihinden itibaren davacının bakım (iştirak) nafakasının aylık 120 TL artırılarak aylık 480 TL’ye çıkartılmasına” ifadesinin çıkartılarak yerine “Davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren 480TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – Karar:2017/195).

Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/…) kendiliğinden son bulur. …. olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/… ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine ilişkin olduğu açıktır. Buna göre mahkemece, dava konusu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – Karar:2017/944).

İştirak Nafakasının Miktarı Nasıl Belirlenir?

TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”. Aynı yasanın 328/1. maddesine göre de; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur” (TMK. 330/1).

İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.

Somut olayda, yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının asgari ücretle çalıştığı, 550 TL kira ödediği; davalının oto servisinde çalıştığı, aylık 2.500 TL ücret aldığı, 400 TL kira ödediği ve müşterek çocuğun ise 2001 doğumlu olup, lise öğrencisi olduğu tespit edilmiştir.
Bununla birlikte, tarafların … 3. Aile Mahkemesinin 2010/997 Esas ve 2010/1297 Karar sayılı dosyası ile 14.10.2010 tarihinde boşandıkları, bu dava tarihi itibariyle aradan geçen yaklaşık beş yıllık süre içerisinde, müşterek çocuğun büyümesi ve ihtiyaçlarının artması karşısında düşük kaldığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alınarak, daha uygun bir artışa karar verilmesi gerekirken, düşük miktarda yapılan artırımla müşterek çocuk için aylık 350,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi – Karar:2017/5185).

İştirak Nafakası Davalının Mali Gücü Oranında Arttırılmalıdır

Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların boşandıklarını müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini ve lehine aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuğun büyüdüğü ve ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın çocuğun giderlerini karşılamaya yeterli olmadığını belirterek, nafaka miktarının aylık 800 TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; mevcut nafakaları ödemeye çalıştığını icra takiplerine maruz kaldığını, geçimini sağlamada sıkıntı yaşadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk lehine takdir edilen aylık 150 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400 TL’ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Dava, iştirak nafakasının arttırılması talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan nafaka belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Nafaka takdir edilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.

Somut olayda, davacının anestezi uzmanı olduğu, aylık 3.000 TL geliri olduğu ailesi ile birlikte yaşadığı aracının olduğu, müşterek çocuğun eğitim giderinin 15.906 TL olduğu; davalının ise, asansör bakım tamir işi ile uğraştığı aylık 1.000 TL gelirinin olduğu, aracının olduğu tespit edilmiş; davalının ekonomik durumunda boşanma davası sonrasında olağanüstü bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı babanın gelir durumu, davacı annenin katkısı, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, birlikte değerlendirilerek TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde nafakanın uygun bir miktarda arttırılmasına karar verilmesi gerekirken, yüksek miktarda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi – Karar:2015/753).

İştirak Nafakası Kesinleşmeden İcraya Konulabilir mi?

HMK’nın 367/1. maddesi uyarınca; tedbir nafakası yönünden ilamın kesinleşmesi gerekmez ise de yoksulluk ve iştirak nafakasının talep edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi zorunludur. Takibe ekli nüfus kaydında Kayseri 2. Aile Mahkemesinin 2008/1234 E. 2011/913 K. sayılı 29.12.2011 günlü kesinleşme ilamı gereğince boşanmanın tescil edildiği anlaşıldığından bu durum karşısında boşanma ilamının kesinleşmiş olduğu kabul edilerek talebin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptali şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

İştirak Nafakası Davasının Harç ve Masraflarının Ödenmesi

Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesi talebinin yanında iştirak nafakasının kaldırılması talebinde de bulunmuştur. Başvurma harcı dava dilekçesinde yer alan tüm istekler için geçerlidir. Nispi harçlarda karar ve ilam harcının dörtte biri işlem yapılmadan önce peşin ödenir (Harçlar Kanunu m. 28/a). İştirak nafakasının yıllık bedeli üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcı yatırması için davacıya süre verilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, harç tamamlattırılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Tüm bunlara göre, davalı tarafın istinaf başvurusunun kararın idrak çağındaki çocuk duruşmada dinlenmeden, yetersiz tanık anlatımları ve tek uzmanın düzenlediği rapor dikkate alınarak, delil değerlendirmesi yapılmadan verilmiş olması nedeniyle kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (İstanbul Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi – 2016/16 Karar).

İştirak Nafakası Nasıl Arttırılır?

Davacı; boşanma sırasında çocuklar için nafakaya hükmedilmediğini, müşterek çocuğun lise eğitiminin devam ettiğini, masrafları olduğunu belirterek, aylık 2.000 TL tedbir ve iştirak nafakasına ve TEFE+TÜFE oranında her yıl nafakanın artışına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı; yeniden evlendiğini, eşinin çalışmadığını, çocuk için gösterilen masrafların lüks olduğunu, çocuğuna elinden gelen yardımı yaptığını, davacının maddi durumunun daha iyi olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 600,00 TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve hükmedilen nafakanın kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl sonra ve devam eden yıllarda TÜİK tarafından açıklanan TEFE+ TÜFE toplamının yarısı oranında yıllık artışlara tabii tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” oranında artışına hükmedilmesi gerekirken “TEFE+ TÜFE toplamının yarısı oranında” artırılmasına karar verilmesi yerinde değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendindeki “TEFE+ TÜFE toplamının yarısı oranında” sözlerinin çıkarılarak yerine “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” sözlerinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.03.2017 günü oybirliğiyle karar verildi (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – Karar : 2017/4346).

İştirak Nafakasının Kaldırılmasında Nispi Harç Alınmalıdır

Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesi yanında, iştirak nafakasının geriye yönelik olarak kaldırılmasını da istemiştir. Dava dilekçesi ile birlikte yatırılan başvurma harcı, dilekçedeki tüm talepleri kapsar. Başvurma harcı ile birlikte yatırılan maktu harç velayetin değiştirilmesi davası için alınmıştır. Dava dilekçesindeki her bir talep için ayrı ayrı maktu ve nispi harçların yatırılması gerekmektedir. Davacının iştirak nafakanın kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır. Kaldırılması talep edilen iştirak nafakasının yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nisbi harç alınmadan ( Harçlar Kanunu m. 30-32 ) davaya devam edilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece davacıya “iştirak nafakasının kaldırılması” yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar: 2017/7416).

Babanın Önceden Toplu Ödeme Yapması, Şartların Değişmesi ve İştirak Nafakası

Somut olayda, davacı emekli olup, aylık 1.290TL maaş aldığı, ayrıca bir yazılım şirketinde çalışarak aylık 890TL gelir elde ettiği , kendisine ait evde yaşadığı; davalının ise emekli olup, 2.100TL emekli maaşı aldığı, ayrıca çalıştığı özel şirketten 1.000TL gelir elde ettiği, kendisine ait evde yaşadığı, evli olduğu, bu evliliğinden de ilköğretime giden bir çocuğunun bulunduğu, müşterek çocuğun ise dava tarihi itibariyle 9 yaşında olup, özel okulda eğitim gördüğü anlaşılmaktadır.

Buradan hareketle, mahkemece tarafların boşanmalarına esas alınan 10.07.2007 tarihli protokolün 4. maddesinde düzenlenen ve bankada bulunan 156.000TL tutarındaki meblağın müşterek çocuğun eğitim ve öğretim masrafları için davacı anneye davalı tarafından bırakıldığı, bu nedenle iştirak nafakasının toplu olarak ödendiği kabul edilmiş ise de, öncelikle bahsi geçen paranın tarafların ortak hesabında bulunduğu sabit olup; paranın tamamının davalıya ait olduğu, çocuk yararına harcanmak üzere anneye bırakıldığına yönelik mahkemenin kabulü gerçeği yansıtmamaktadır. İştirak nafakası özelliği gereği, 4721 sayılı TMK’nın 330. maddesine göre “irat” şeklinde karar verilmesi gerektiğinden, bu paranın iştirak nafakası olarak kararlaştırılmadığı da açıktır.

Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nın 182/2. maddesi gereği velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğundan, anlaşmalı boşanma davasında davacının müşterek çocuk için nafaka istememiş olmasının koşulların değişmesi, çocuğun ihtiyacı ve üstün yararı gözetilerek daha sonra iştirak nafakası talep etmeye engel teşkil etmeyeceği gibi, diğer taraftan müşterek çocuk için protokolle tazminat ödenmesinin davalı babayı iştirak nafakası ödemesi yükümlülüğünden kurtarmayacak ancak bu husus nafaka miktarının tayininde göz önüne alınabilecektir.
Ayrıca, anlaşmalı boşanma protokolü düzenlendiğinde karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar, değişen bu koşullar karşısında 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebileceklerdir. İşte davacı anne bu zorunluluk nedeniyle davalı babadan müşterek çocuk yararına nafaka talep etmektedir.

Önemle vurgulamak gerekir ki, boşanma kararının kesinleştiği tarih olan 12.07.2007 tarihinden dava tarihi 07.10.2013 tarihine kadar 6 yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması, boşanma tarihinde 3 yaşında olan müşterek çocuk … Kasım’ın dava tarihi itibariyle 9 yaşında olması, değişen ve gelişen durumlar ile çocuğun ihtiyaçları ve üstün yararı da gözetilip, şahsî ve eğitim giderlerinin doğal olarak artmış olacağı dikkate alınarak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları da göz önünde bulundurularak müşterek çocuk yararına 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. (Yargıtay HGK – Karar: 2019/1191).

İştirak nafakasının birden çok çocuk için istenmesi halinde ne olur?

Davacı vekili, tarafların 13.12.2010 tarihinde boşandıklarını, iki tane müşterek çocukları olduğunu, çocukların velayetinin müvekkilinde olduğunu, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 100,00’er TL olmak üzere toplam 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuklardan birinin okula başladığını, aradan geçen zaman dikkate alındığında paranın alım gücünün düştüğünü, çocukların ihtiyaç ve masraflarının arttığını, hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını ileri sürerek, aylık 100,00’er TL olan iştirak nafakasının her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 250,00 TL’ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı, hükmedilen nafakayı ödemekte dahi zorlandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuklar F. N..ve Kardelen için ayrı ayrı belirlenen 100,00 TL iştirak nafakasının 30’ar TL artırılmak sureti ile aylık 130,00’ar TL olarak belirlenmesine, belirlenen nafakanın her ay davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.

TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.

Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.

Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 13.12.2010 tarihinde boşandığı, 2001 doğumlu Fatma Nur ve 2005 doğumlu Kardelen adında iki tane müşterek çocuklarının bulunduğu, boşanma kararı ile birlikte çocukların velayetinin davacı anneye verildiği ve her bir çocuk lehine ayrı ayrı aylık 100,00’er TL iştirak nafakasına hükmedildiği, çocuklardan birinin ilköğretim 3.sınıf, diğerinin ise ilköğretim 7.sınıf öğrencisi olduğu, davacının çalıştığı ve aylık 978,60 TL geliri bulunduğu, davalının fabrikada işçi olarak çalıştığı ve aylık 850,00 TL geliri bulunduğu, kira vermediği anlaşılmaktadır.

Boşanma kararının kesinleştiği tarih (13.12.2010) ile artırım davasının açıldığı tarih (29.07.2013) arasında yaklaşık 3 yıla yakın bir süre geçtiği, bu süreçte müşterek çocukların ihtiyaçlarının artmış olduğunun açık olması karşısında, iştirak nafakasının TMK 4.maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekmektedir.

Somut davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.

Bu nedenle mahkemece, müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumundaki artış gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (3. Hukuk Dairesi 2014/9616 E., 2014/15191 K.)

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

İştirak nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı ilçelerde bu davalar Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava görülür.

Boşanma davas açmadan istirak nafakas bağlanması talebinde bulunulmuş ise yetkili mahkeme boşanmanın görüldüğü mahkemedir. Ancak bosanmadan sonra istirak nafakas için açılacak olan davada yetkili mahkeme iştirak nafakasının alacaklısı, davalının yerleşim yeri ya da küçüğün bulunduğu ikametgah yerlerinden biridir.
 

SÜREÇ NASIL İLERLİYOR

İştirak nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilebilir. Boşanma kesinleştiğinde nafaka da işlemeye başlar.

Ayrıca boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile talep edilebilir. Bunu için de iştirak nafakası istemi bir dava dilekçesi hazırlanır ve dava açılır.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta yoksulluk ve iştirak nafakas birbirinden farklıdır. Dilekçe hazırlanırken bu farka dikkat edilmelidir.

İSTANBUL İŞTİRAK NAFAKASI AVUKATLIK HİZMETİ

Son derece geniş kapsamlı olan ve bazen İcra iflas hukuku, borçlar gibi farklı hukuk dallarının uzmanlığını da isteyen iştirak nafakası davalarınız için İstanbul’da deneyimli ve konusunda uzmanlaşmış avukat bulmak isteyebilirsiniz.

Son yıllarda İstanbul gibi büyük kentlerde, evliliklerin olduğu kadar boşanmaların da artması ve nafaka konusunun da boşanmalarda ciddi anlamda sorun haline gelmesi nedeniyle deneyimli avukatlara duyulan ihtiyaç da artmıştır.

İstanbul iştirak nafakası avukatlık hizmeti alarak hem davanın daha kısa sürmesini hem de hak kayıplarının önlenmesini sağlayabilirsiniz.

BİZE ULAŞIN

Aile hukuku alanında ve iştirak nafakası davalarınızda, her türlü sorununuzda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Sorununuzun gerçekçi bir değerlendirmesi ve çözüm yolları için bize başvurabilirsiniz.

Sizden bir telefon kadar uzağız.

Arayın haklarınız koruyalım.

Yorum yaz

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Gizlilik Politikası