Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASI

Nafakanın kaldırılması davası, özellikle nafaka borçlusu yani nafakayı ödeyenin açtığı bir dava türüdür. Ancak bu davanın açılması ve isteğin yerine gelebilmesi için bazı şartların yerine gelmesi gerekmektedir. Bu şartlar yoksa dava açılsa bile sonuç istendiği gibi olmaz.
Bu yazıda nafaka kaldırılabilir mi, şartları nelerdir, hangi durumlarda nafaka kaldırılabilir, hangi durumlarda devam eder gibi soruların yanıtlarını vereceğiz.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASI

Erkek ya da kadın nafaka ödemesine karar verilen kişi, mahkemenin belirlediği nafakaya karşı nafakanın kaldırılması için dava açma hakkına sahiptir. Ancak bunun için gerekli şartlar vardır.
Tarafların mali durumunun değişmesi (gelirini kaybetmesi gibi ) durumunda olan değişimi ile nafaka borçlusu nafakanın azaltılması (nafaka indirim) davası açma hakkına sahiptir.

Ayrıca nafaka alacaklısı da nafakaya artık ihtiyacı kalmamışsa, nafakanın kaldırılması davası açılabilir.

Konunun detaylarına girmeden önce nafaka nedir sorusunun da cevabını vermek gerekir

Nafaka Nedir?

Nafaka sözlük anlamına göre; “Bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık”tır.

Geçimlik, geçinmek için gerekli olan iaşe anlamını da taşıyan nafaka ile ilgili düzenlemeler Medeni Kanun’da yapılmıştır.

Kanuna göre ise boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken para olarak tanımlanabilir.

Kanun nafakayı kimin ödeyeceği, ne kadar ödeyeceği, ödenme süresi ve şekli ayrıntıları ile, tartışmaya gerek kalmayacak şekilde belirtmiştir.
Kanunda 4 çeşit nafaka ödeme şekli düzenlenmiştir.

Bunlar:
• Tedbir nafakası
• İştirak nafakası
• Yoksulluk nafakası
• Yardım nafakası

Bu yazıda bahse konu nafaka “Yoksulluk nafakası”dır
Yoksulluk nafakası evliliğin boşanma ile sonuçlanması nedeniyle yoksulluğa düşecek eş’e bağlanan nafaka türüdür.

Nafaka boşanma davasında istenebileceği gibi ayrıca bir dava açarak da talep edilebilir. Dava ayrı açılacaksa boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yoksulluk nafakası davası açılmalıdır.

Bu nafakayı talep edebilmek için eş’in boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesi gerekir.
Nafaka alacaklısının nafakayı talep etmesi gerekir. Resen verilen bir nafaka türü değildir.
Yoksulluk nafakasını talep eden tarafın boşanma davasındaki kusuru eşit olabilir ancak karşı taraftan ağır olmamalıdır.

Bu şartları sağlayan taraf, karşı tarafın mali gücü oranında nafakayı alma hakkına sahiptir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI SEBEPLERİ

Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi ve taraflardan birinin ölümü nafakayı kendiliğinden ortadan kaldıran durumlardır. Ancak nafakanın kaldırılması için belli başlı bazı sebeplerin olması gerekmektedir.

Öncelikle kendisine nafaka ödenen tarafın artık bu maddi zorluktan kurtulması gerekmektedir. Nafaka alacaklısını işe girmesi ve düzenli bir gelirinin olması, miras kalması vb. durumlar maddi durumun düzelmesi durumuna örnektir:

Kendisine nafaka ödenen kişinin bir başkasıyla evliymiş gibi birlikte yaşaması da nafakanın kaldırılması davası şartlarından biridir. Nafakanın bu sebeple kaldırılabilmesi için birlikte yaşamanın devamlılık göstermesi gerekir. Kısa süreli birliktelikler, evliymiş gibi yaşama olarak kabul edilmemektedir.

Öte yandan iştirak nafakasında da iştirak nafakası ödenen çocuğun öğrenciliği sona ermişse ve reşit olmuşsa, ayrıca işe girmişse nafakanın kaldırılması davası açılabilir.

Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi de nafakanın kaldırılması davası açma sebeplerinden biridir.

Ancak bu noktada hangi davranışların haysiyetsiz yaşam olarak değerlendirileceğine bakmak gerekir.

Haysiyetsiz yaşam genel olarak toplumun değer yargılarına ve genel ahlaka aykırı davranışlar ve yaşantı biçimleri olarak kabul edilir.

Örneğin nafaka alacaklısının genel ahlaka aykırı bir iş yapması, uyuşturucu kullanması, alkol veya kumar bağımlısı olması gibi durumlar haysiyetsiz hayat sürmeye birer örnektir.

ANLAŞMALI BOŞANMADA HÜKMEDİLEN NAFAKANIN KALDIRILMASI TALEP EDİLEBİLİR Mİ?

Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanmanın tüm mali ve sosyal sonuçları konusunda anlaşmaları sonucu gerçekleşen bir boşanma türüdür. Burada taraflar nafaka konusunda da anlaşırlar ve hakim anlaşmalı boşanma sonucunda nafakaya tarafların talepleri doğrultusunda karar verir.

Anlaşmalı boşanmada hükmedilen nafakanın kaldırılması da mümkündür. Nafakanın kaldırılmasını gerektiren sebeplerin oluşması durumunda nafaka borcunun devam etmesi hakkaniyete uygun olmaz. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün, nafakanın kaldırılmasını isteme hakkı vardır.

NAFAKANIN KALDIRILMA TARİHİ NE ZAMAN BAŞLAR?

Nafakanın kaldırılma tarihi, açılan davanın nafakanın kaldırılması kararını vermesiyle başlar. Nafaka borçlusu karar çıktığı andan itibaren ödeme yapmak zorunda değildir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Nafakanın kaldırılması davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin kurulmadığı yerlerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olur.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME

Nafakanın kaldırılması davasında yetkili mahkeme nafakayı alan eski eşin ikamet ettiği yer mahkemesidir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASINDA ZAMANAŞIMI

Nafakanın kaldırılması davası açılması için herhangi bir zaman aşımı süresi veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Nafakayı ödeyen kişi istediği an bu davayı açabilir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASINDA SÜRE

Nafakanın kaldırılması davasının açılması için herhangi bir süre öngörülmemiştir. Kaldırılma sebeplerinin ortaya çıkması ve nafaka alacaklısının bu sebebi öğrenmesinden itibaren istenen zamanda dava açılabilir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASINDA DELİL DURUMU

Nafakanın kaldırılması davasında her türlü delil kullanılabilir. Burada önemli olan davanın hangi sebepler açıldığıdır.

Nafaka alacaklısının maddi durumunun iyileşmesi sebebi ile dava açıldıysa, kişinin yaşam şeklindeki değişimler tanık beyanları ile ortaya konabilir, işe girmiş ve düzenli bir geliri olmuşsa bunu çalıştığı kurumu söyleyerek ve o kurumdan resmi belge isteyerek kanıtlamak mümkündür.

Haysiyetsiz hayat sürme ya da bir başkası ile evliymiş gibi yaşama sebebi ile açılan bir dava söz konusu ise bu durum tanık beyanları, video ve fotoğraf gibi her türlü hukuka uygun delil kullanılarak ispatlanabilir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI KESİNLEŞME

Nafakanın kaldırılması davasında gerekçeli karar yazıldıktan, taraflar yasal süre içinde itiraz etmezse karar kesinleşir. Öte yandan nafakanın kaldırılması davasının kararı kesinleşene kadar nafaka borçlusu ödemeye yapmaya devam etmek zorundadır.

NAFAKANIN KALDIRILMASI ÖZEL VEKALETNAME

Nafaka davaları için çıkartılacak vekaletnameler özel yetki ve fotoğraf içermelidir. Nafakanın kaldırılması davasındaki vekaletname de aynı kategoridedir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASINDA HARCA ESAS DEĞER

Bu davada harca esas değer, aylık nafaka miktarına göre değişkenlik gösterir. Davada başvurma harcı, vekalet harcı, peşin harç, gider avansı ve vekalet pulu masrafları vardır.

H2: NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ

Nafakanın kaldırılması davası dilekçesi, davanın kazanılması açısından uzman bir avukat tarafından hazırlanması gereken bir dilekçedir.

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASI YARGITAY KARARLARI

Asgari ücret yoksulluğu ortadan kaldırmaz
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/9825 K. 2015/13574 T. 7.9.2015 sayılı kararı şöyledir:
ÖZET: Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. Somut olayda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir. Geçici işlerde çalışmak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Boşanmadan sonra SGK’lı işe girmiştir. Günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir. O halde; mahkemece, asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı, kaldırma talebi azaltma talebini içermekte olup, bu durumun nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınacağı da değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.

DAVA: Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı, dava dilekçesinde; davalı ile boşandığını, davalı yararına 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, boşanma davası sırasında Adana Valiliğinde 4 C statüsünde işçi olarak çalıştığını, 15/01/2014 tarihinde emekli olduğunu, ancak nafaka kesintisinden dolayı kendisine 115,69 TL ödendiğini, herhangi bir malı mülkü veya gelirinin olmadığını, emekli maaşı ile geçinmeye çalıştığını, davalının 2012 yılı Ekim ayından bu yana sigortalı olarak çalıştığını, bu nedenle davalı yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK’nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın yoksulluğun ortadan kalkması halinde, mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür.
Yargıtay H.G.K.nun 07.10.1988 gün ve 1998/2-656-688 sayılı ilamı ve H.G.K.nun 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı ilamların da kabul edildiği gibi, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.

Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da; “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir. ( H.G.K 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 sayılı kararı, 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158-1185 sayılı kararı, 01.08.2002 gün ve 2002/2-397-339 sayılı kararı, 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı kararı ). Ancak kaldırma talebi azaltma talebinin de içermekte olup, bu durum nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.

Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. ( Akıntürk Turgut : Aile Hukuku 2. Cilt İstanbul 2002.8.294 )

Adana 4.Aile Mahkemesinin 2011/519 Esas 2012/287 Karar sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve davalı lehine aylık 300 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
Somut olayımızda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir. Geçici işlerde çalışmak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Boşanmadan sonra SGK’lı işe girmiştir. Günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arz etmektedir.

O halde; mahkemece, asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı, kaldırma talebi azaltma talebini içermekte olup, bu durumun nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınacağı da değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davacının maddi durumunun iyileştiği iddiası ile nafakanın kaldırması isteği

  1. Hukuk Dairesi 2015/13703 E. , 2015/20191 K.
    Taraflar arasındaki asıl yoksulluk nafakasının kaldırılması davası ile birleşen yardım nafakasının kaldırılması davası üzerine mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili asıl dava dilekçesinde;… Aile Mahkemesinin … Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile davalı … lehine 200,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davalının kendi adına kayıtlı evinin olup, babasından yetim maaşı aldığını, davalının üzerine kayıtlı malların olması ve ek olarak maaş almasının yoksulluk nafakasını engelleyen bir durum olduğunu, müvekkilinin ise emekli maaşı ile geçinen yaşlı biri olup, evinin olmadığını, ekonomik durumunun kendisine yetmediğini belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; ….. Mahkemesinin 2009/197 Esas ve 2010/325 Karar sayılı ilamı ile davalı …. lehine 125,00 TL yardım nafakası bağlandığını, davalının memur olarak ….. bünyesinde işe girmiş olup oldukça iyi bir maaş aldığını, bu nedenle nafaka almayı gerektiren bir durumun kalmadığını belirterek yardım nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde; asıl dosyada davalının ev satın aldığını, ev kredisi borcu ödediğini, çocukların masrafı olduğunu, davalının babasına ait evde yaşadığını, yoksulluğun kalkmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini, birleşen davada ise; davalının nafakanın kaldırılması için ilgili icra dairesine başvuruda bulunduğunu, bu itibarla açılan nafaka davasının konusuz kaldığından bahisle açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının davalı Merve aleyhine açtığı 2014/272 Esas sayılı yardım nafakasının kaldırılması davasının, fiili ve hukuki irtibat nedeniyle yoksulluk nafakasının kaldırılması davası ile birleştirilmesine karar verilmiş, davalıların yoksulluk durumlarının ortadan kalktığı gerekçesi ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, birleşen dava yönünden davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
    Asıl davadaki yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin temyiz itirazları yönünden ise;
    TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
    Tarafların sosyal-ekonomik durumlarının araştırmasından; davacının emekli olduğu, aylık 1.667 TL emekli maaşı aldığı, bir adet taşınmaz kaydı olduğu; davalının ise vefat eden babasından dolayı 15.07.2013 tarihinden itibaren 831 TL yetim aylığı aldığı, TOKİ’den ev sahibi olduğu, intikalen gelen taşınmaz maliki olduğu anlaşılmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.
    Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
    O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    Davalının maddi durumunun kötüleşmesi- davacının maddi durumunun iyileşmesi durumu nedeniyle nafaka kaldırılması talebi
  2. Hukuk Dairesi 2015/3339 E. , 2015/10532 K.
    Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında görülen boşanma davası ile davacı lehine yoksulluk nafakası hükmedildiğini, boşanmadan sonra müvekkili davalının sağlığının bozulmaya başladığını ve bu sebeple emekli olmak zorunda kaldığını, davacının ekonomik durumunun ise müvekkilinden çok daha iyi olduğunu belirterek boşanma davası ile bu sebeple boşanma ile hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve davalının yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, davalının halen uzman doktor olarak özel bir klinikte çalıştığını, ekonomik durumunun ve yaşam koşullarının çok iyi olduğunu, kendisinin ise emekli maaşından başka bir gelirinin bulunmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının zaman içerisinde sağlık durumunun bozulması sebebiyle çalışamadığı, her iki tarafın da emekli maaşlarından başka gelirleri olmadığı, bunun yanında davacının kirada, davalının ise kendi evinde oturduğu, böylece yoksulluk nafakasının ödenmesini gerektiren şartların ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın kabulüne, aylık 750 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.

Tarafların sosyal-ekonomik durumlarının araştırmasından; davacının emekli doktor olup aylık 2500 TL emekli maaşı aldığı, yaşadığı evin kira olup olmadığının tüm dosya kapsamı itibari ile tespit edilemediği, davalının ise emekli hemşire olduğu ve aylık 1300 TL emekli maaşı aldığı, kendisine ait evde oturduğu ve kira giderinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.

Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği gözetilerek, tarafların mevcut durum itibariyle sosyal ekonomik durumları da dikkate alındığında, nafakada hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekirken davanın tümden kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/7169 E. , 2014/14427 K. Sayılı karar

Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının indirilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili davacı ile davalının 15.06.2010 tarihli kararla boşandıklarını, kararla müşterek çocukların her biri için aylık 200’er TL iştirak, davalı taraf için de aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini; müvekkilinin, şu an aylık 600 TL nafaka ödeyecek gücünün bulunmadığını; yeniden evlendiğini, bir çocuklarının olduğunu, asgari ücretle çalıştığını; davalı tarafın ise ekonomik durumunun daha iyi olduğunu, asgari ücretin üzerinde maaş alarak çalıştığını ileri sürerek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, müşterek çocuklarına ödenen iştirak nafakasının da 100’er TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların haksız ve hukuki dayanaktan uzak olduğunu; zira, davalı müvekkilinin boşanma davasından önce sözkonusu işyerinde çalıştığını, davacının bunu bilerek (protokolle) bu nafakayı ödemeyi kabul ettiğini; boşanma davası öncesi ve sonrasında müvekkilinin ekonomik ve sosyal durumunda bir değişiklik olmadığını savunup; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya ödemekte olduğu yoksulluk nafakasının kaldırılmasına; davacının müşterek çocuklar için ödediği iştirak nafakasının azaltılması talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, TMK.nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve1998/ 2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Öte yandan; sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünden talepte bulunması da iyi niyet, doğruluk dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru (basiretsizliği vb.) ile mali imkanlarını zorlayan tarafın MK.nun 2.maddesinden yararlanması söz konusu olamaz.
Somut olayda; her ne kadar, davalı kadının asgari ücret miktarı üzerinde bir geliri olduğu saptanmış ise de; boşanma davası sırasında da aynı işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. O halde, yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının gerçekleştiğinden söz edilemez.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

SIKÇA SORULAN SORULAR:

Nafaka hangi durumlarda kaldırılır?
Nafakanın kaldırılma sebepleri şunlardır:

  • Alacaklı tarafından yeniden evlenmesi.
  • Yoksulluğun ortadan kalkması
  • Alacaklının fiilen evliymiş gibi hayat sürmesi.
  • Haysiyetsiz yaşam tarzı

Nafakanın kaldırılması davası nasıl açılır?

Nafakanın Kaldırılması davası, bu talebi içeren dava dilekçesi ile Aile mahkemesinde açılır.
Aile mahkemesinin olmadığı bir yerde olunması durumunda da aynı dilekçe ile asliye hukuk mahkemesine başvurulur.
Görevli olmayan bir mahkemeye ile başvurulursa, mahkeme bu dava hakkında görevsizlik kararı verir.

Nafakanın kaldırılması davası ne zaman açılır?

Nafakanın kaldırılması davasının açılması için belirli bir zaman sınırı yoktur. Nafaka borçlusu sebepler ortaya çıktığı andan itibaren istediği an davayı açmakta özgürdür.

Nafakanın kaldırılması davası hangi mahkemede açılır?

Nafakanın kaldırılması davası Aile mahkemesinde, aile mahkemesinin olmadığı yerlerde de asliye hukuk mahkemelerinde açılır.

Nafaka ödemekten nasıl kurtulurum?

Nafakadan kurtulmak için geçerli sebeplerle nafakanın kaldırılması davası açılmalıdır. Nafakayı ödeyen kafasına göre ödeme yapmamazlık edemez. Böyle yaparsa cezai işlemlerle karşı karşıya kalabilir.

Nafakadan vazgeçme nasıl olur?

Nafakadan vazgeçmeye “Nafakadan feragat“ de denir.
Nafakadan boşanma davası devam ederken veya dava sona erdikten sonra feragat edilebilir
Boşanma davası devam ettiği sırada yoksulluk nafakasından feragat etmek isteyen eş, koşul içermeyen feragati açık ve kesin olarak sözlü veya yazılı şekilde gerçekleştirebilir.
Boşanma kararı verildikten sonra, temyiz aşamasında da yoksulluk nafakasından feragat edilmesi mümkündür.
Boşanma kararı verildikten sonra karar düzeltme aşamasında da yoksulluk nafakasından feragat edilebilir.

Yorum yaz

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.
Gizlilik Politikası